• Haberler
  • Teknoloji
  • Mağarada bulunan 45 yıllık kafa tasının yüzü yapay zeka ile çizildi

Mağarada bulunan 45 yıllık kafa tasının yüzü yapay zeka ile çizildi

  Arkeologlar, 1950 yılında Çek Cumhuriyeti’nde yer alan mağaranın derinlerine gömülü halde, bir kafatası keşfetti keşifte...

 

Arkeologlar, 1950 yılında Çek Cumhuriyeti’nde yer alan mağaranın derinlerine gömülü halde, bir kafatası keşfetti keşifte bedene rastlanmadı Bu kafatasının 45 bin yıl önce yaşamış olan bir kadına ait olduğu keşfedilirken araştırmacılar ona, mağaranın üzerindeki tepenin ismine atfen Çekçe ‘Zlatý kůň kadını’ yani ‘Altın at kadını’ ismini verdiler.

Gazete Duvar’dan Tarkan Tufan’ın Jennifer Nalewicki’nin makalesinden çevirdiğine göre kafatasının DNA’sı üzerinde yapılan daha fazla inceleme, genomunun yaklaşık yüzde 3 oranında Neandertal soyundan geldiğini, büyük ihtimalle Neandertallerle çiftleşen tarih öncesi modern insan toplumunun bir üyesi olduğunu ve genomunun şu ana dek dizilenen en eski modern insan genomu olduğunu açığa çıkardı.

Bilgisayarlı tomografi verilerinde faydalanıldı

Araştırmacılar, kadının yüz görüntüsünü betimlemek için, çevrimiçi bir veri tabanının parçası olarak depolanan ve kafatasının birkaç bilgisayarlı tomografi (BT) taramasından sağlanan verileri kullandılar. Bununla birlikte, tıpkı 70 yıldan daha uzun zaman önce bu bireyin kalıntılarını keşfeden arkeologlar gibi, yüzünün sol yanının büyük bir bölümü de dahil olmak üzere, kafatasındaki bazı parçaların eksik olduğunu fark ettiler.

Ten rengi bilinmiyor

Moraes, “Yüzün temel özelliklerine sahip olduğumuzda, renklendirmeden (gri tonlamalı), gözleri kapalı ve saçsız olan daha objektif ve bilimsel görüntüler ürettik” diyor: “Ardından, renkli bir cilt, açık gözler, tüyler ve saçlarla spekülatif bir görüntü yarattık. Bunun amacı, genel nüfus açısından daha anlaşılır bir yüz yaratmaktı.”

Ulaştıkları netice, esmer, kıvırcık saçlı ve kahverengi gözlü bir kadının gerçekçi bir görüntüsü oldu. Moraes, “Cildin, saçın ve gözlerin renginin ne olacağına dair elimizde hiçbir veri bulunmadığından, yüzün görsel yapısını sadece spekülatif düzeyde tasvir edebilecek özellikler aradık” diyor. Zlatý kůň’u ayrıntılı biçimde inceleyen fakat araştırmaya dahil olmayan arkeolog Cosimo Posth, bu kadınla ilgili pek çok sorunun gizemini koruduğunu doğruluyor.

Almanya’da bulunan Tübingen Üniversitesi’nde arkeoloji profesörü olan Posth, Live Science’a verdiği demeçte, “Üzerinde çalıştığım Zlatý kůň’dan sağlanan genetik veriler, bize yüzünün özellikleri hakkında pek bir şey söyleyemiyor” diyor: “Bana kalırsa, morfolojik [biçimsel] veriler, başının ve yüzünün şeklinin nasıl olabileceğine ilişkin mantıklı bir fikir sunabilir; buna karşın, yumuşak dokularının doğru bir betimlemesi olmayabilir.”

‘Neandertallerle daha uyumlu olma eğilimi’

Moraes “Zlatý kůň’un çene yapısının Neandertallerle daha uyumlu olma eğilimi taşıdığını görüyoruz” diye ekliyor.

Araştırmacıların dikkatini çeken yegâne özellik güçlü çene yapısı değildi. Bunun yanı sıra, kadının endokraniyal hacminin, yani beynin oturduğu boşluğun, veri tabanında bulunan modern bireylerinkinden daha büyük olduğunu keşfettiler. Öte yandan Moraes, bu etkeni “Zlatý kůň ile Neandertaller arasında, onunla modern insanlar arasında olduğundan daha büyük bir yapısal yakınlık olmasına” bağlıyor.

 

Bakmadan Geçme