Küçükmenderes ve TV9 üstüne

Şimdi, 'Türkler ne zamandan beri yeryüzünde var olan bir millettir ya da ulustur?' diye bir soru...

Şimdi, ‘Türkler ne zamandan beri yeryüzünde var olan bir millettir ya da ulustur?’ diye bir soru sorulsa, sanıyorum herkes kendince bir şeyler söyler.

Bir sanal sayfada görmüştüm; ifade şöyle idi: “Bundan 250 yıl geri giderseniz Amerikalı bulamazsınız. 900 yıl geri giderseniz Rus bulamazsınız. 1200 yıl geri giderseniz İngiliz bulamazsınız…” Sıralama böyle gidiyor. En sonunda da “Ne kadar geri giderseniz gidin her yerde Türk’ü bulursunuz; tarihten Türk’ü çıkarırsanız geriye hiçbir şey bulamazsınız” diyordu.

Hiçbir varlık kendi adını kendi vermemiştir. Ağaç bana ağaç deyin dememiştir. Varlıklara adlar, başkaları tarafından verilmiştir. Örneğin bir çocuk doğar doğmaz ‘bana Ozan deyin’ diyemez.

Bence Türk adı da başka topluluklar tarafından verilmiştir. Ve ‘ne kadar geriye giderseniz gidin’ ifadesi de ciddiyeti olmayan bir iddiadır. Bu gidişin sonu ilk insan Türk’tür iddiasına kadar varır.

Ben burada şunu bilirim: İlk insan veya insanlar bugünkü herhangi bir millet adı ile anılmadı…

Bizim bilebildiğimiz yazılı kaynaklara göre tarihte ilk Türk adını kullanan topluluk Göktürk devleti olmuştur. Göktürk devletine ait bilinen en eski belge de milattan sonra 8’inci yüz yıla aittir. İnsanlık tarihinin geçmişi binlerce yıl önceye dayanır.

**

Birçok insan milliyetçi geçinir ama örneğin birçok kimse de Orhun, Yenisey, Ural ve Altay kelimelerinin ne anlama geldiğini bile bilmez.

Hanım kelimesi Göktürk dönemi belgelerine göre eski Türkçe’deki ‘Han’ kelimesinden gelmektedir. Eski Türklerde han hükümdar anlamına geliyordu. Rivayet Odur ki Cengiz Han, eşine hitaben bu da benim Han’ım demiş.

Kadın kelimesinin de Soğdça’daki katun kelimesinden geldiği yazılır çizilir. Orhun anıtlarında geçen bu kelimenin eski anlamının kraliçe olduğu bilinir.

Dil, canlı bir varlıktır. Zaman içinde doğar, büyür; zamanı gelir ölebilir de. Bu ölmek kavramı Nasrettin Hoca’nın kazanının ölmesi gibi değil gerçekten kullanımdan kaybolması yerine başka kelime veya dillerin alması anlamındadır.

Dile dalarsak, hele de kaynaklara ve köken bilimine girersek inanın içinden çıkamayız.

Bu kadar girişten sonra gelelim asıl konumuza:

Gazete ne demektir bilen var mı bilmiyorum ama İtalyanca’dan dünya dillerine yayıldığı bilinmektedir. Kaynakların yazdığına göre Venedik dilinde gazeta’nın anlamı ‘metelik’. Bugünkü gazetenin ilk şekilleri de 1 meteliğe satıldığı için bu kağıt parçası veya parçalarından oluşan bültenin adı da ‘gazete’ olarak kalmış.

Hani kağıt mendile ‘Selpak’, margarin yağa da ilk marka adı olan ‘Sana’ diyoruz ya işte öyle bir şey.

**

Gazetecilik zor iştir. Bazen gazete satıcıları önünde başlıklara şöyle bir başlıklara bakarım.

Başlıklar, gazete editörünün (günümüzde yönetici) işidir. Habere istediği başlığı atar. Eskiden editörler ince eleyip sık dokurlarmış. Bu işin bir raconu varmış yani.

Bana göre gazete 5n1K kuralına uymuyorsa basın yayın ahlakının dışına çıkmış demektir. Bence gazetecilik günümüzde ayaklar altındadır. Özellikle bazı ulusal gazeteler çamurdan farksızdır. Haber vermek yerine adeta karalama yapmaktadırlar. Zaten amaçları da haber vermek değil bazı çevreleri karalamak ve onları itibar kaybına uğratmaktır. Hele kendine ulusal diyen bir ‘bölge’ gazetemiz var ki! evlere şenlik…

Yerel gazetecilik daha zordur. Maliyetler fırlamıştır. İşi bilen doğru dürüst insan çalıştırmak da çok zor olduğu için doğrusunu söylemek gerekirse yapılacak ‘iş’ değildir. Yerel gazetecilik, bir gönül işi ve kamu hizmetidir.

Küçükmenderes gazetesi türlü zorluk ve tartışmaların ardından 2017 yılının başında el değiştirdi. Yeni yönetim bu Aralık ayının sonunda ikinci yılı geride bırakacak. Gazete bu iki yılın ardından internet üzerinden TV yayını yapmaya hazırlanıyor.

Ben bu gazeteyi bebeğim gibi gördüm. Yeri geldi çocuklarıma ayırmam gereken zamandan çaldım çünkü. Bizden sonra da bizim gibi devam etmesi için emek vermeye devam ettim.

Çünkü bu ilçenin düzgün bir gazeteye benim de yazılarımı yayınlayabilecek bir yayın organına ihtiyacımız vardı. Eksikleri yok mu? Elbette var! Bizim zamanımızda da vardı.

Ben şuna inanıyorum: Daha kaliteli bir gazete için sadece eleştiri yetmez…

Gazetemiz, 21 Aralık’ta TV yayını ile bir adım daha sıçrama yapma peşinde. Bu yayın bildiğimiz anlamda TV yayını olmayacak tabii. Bir zamanlar ÖRT vardı ve şöyle ya da böyle belli bir boşluğu dolduruyordu. Bana göre yük artacak ama dilerim TV9 bu boşluğu doldur.

Kolay gele…

Bakmadan Geçme