• Haberler
  • Gündem
  • KÜÇÜKMENDERES OVASI YAĞMUR SUYU HASADI PROJESİ ÖDEMİŞ'TE TANITILDI

KÜÇÜKMENDERES OVASI YAĞMUR SUYU HASADI PROJESİ ÖDEMİŞ'TE TANITILDI

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer'in öncülük ettiği Sünger Şehir İzmir projesinin tarım ayağı olan Küçük...

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in öncülük ettiği Sünger Şehir İzmir projesinin tarım ayağı olan Küçük Menderes Ovası Yağmur Suyu Projesi’nin tanıtımı Ödemiş’te yapıldı. Tanıtım için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer Ödemiş’e geldi. Program Ödemiş Belediyesi Nikah Sarayı ve Kongre Merkezinde gerçekleşti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlanan tanıtım lansmanın da Tunç Soyer şunları söyledi:

Çok değerli konuklar, değerli Torbalı belediye başkanımız, Ödemiş belediye başkanımız, Beydağ belediye başkanımız, değerli Meclis başkan vekilimiz, çok değerli muhtarlarım; hiçbir zaman bizi yalnız bırakmayan çok kıymetli muhtarlarım, Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok değerli yöneticileri, çok değerli il yönetim kurulu üyeleri, değerli kooperatiflerimizin başkanı, değerli hanımefendiler değerli beyefendiler, bugün sizlerle beraber olmaktan çok mutluyum. Önce vakit ayırıp geldiğiniz için hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum sağ olun var olun. Önce sizi biraz geriye götürmek istiyorum. Şu fotoğrafa bir bakar mısınız, ne görüyorsunuz? Ben baktığım zaman cennet görüyorum. Biz bir cennette yaşıyoruz, olağanüstü bereketli topraklarda, dünyanın en köprü medeniyetlerine ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşıyoruz. Peki, bu yüksek enflasyon, bu hayat pahalılığı, bu işsizlik bunları hak ediyor muyuz? Hiç birimiz hak etmiyoruz. Bu topraklarda yaşayan insanların, dünyanın en müreffeh insanları olması lazım. Peki, neden değiliz, şimdi biraz onlardan bahsetmek istiyorum. Bu iklim krizi, iklim değişikliği denilen şey bir kader değil, bu bizim yarattığımız bir şey, doğanın kendine ait bir döngüsü var ama biz doğaya o kadar büyük ihanet ettik ki, ne oldu. Bugün dünyanın uzak coğrafyalarında büyük sel felaketleri büyük kasırgalar görüyoruz değil mi. E geçen iki sene önce Sığacık’ta biz tsunami yaşadık. İklim krizinin yarattığı sonuçlar artık bütün dünyayı kucaklıyor hiç kimse bundan uzakta değil. Yeryüzü 1,5 derece ısındı. Biz insan evladı olarak 37 derecede vücut ısımız odur, sağlıklıyız. Ama 1-1,5 derece arttığı zaman hastalanırız. Bizim de gezegenimiz hastalandı ve o semptomlar bir gün Seferihisar’da bir gün Pasifik’te çıkıyor ortaya. Ama en çok kuraklıkla gösteriyor kendini. Hep beraber bu sorunu nasıl çözeceğiz onu düşüneceğiz. Böyle bir kriz var bunu bütün dünya yaşıyor, herkes biliyor. Peki bizde iktidar bunun farkında mı, farkında olsaydı, bugün bizim çırpındığımız, Alim Hoca’nın anlattığı şeyleri onların çok daha evvelden bulup uygulaması gerekmez miydi?  Ama tam tersini yaptılar, size yine hatırlatmak için bazı rakamlar tarihler vereceğim. 2006 yılında bir kanun çıkarttılar “Tohum Kanunu”. Sizi uluslararası tohum tekellerine mahkum bırakacak bir kanun çıkarttılar. Yerli tohumu satılamaz hale getirdiler. Bunu unutmayın. Bu memlekette tarıma verilen en büyük zararlardan biridir ama atılan en büyük adımlardan biridir bu konuda. 2016 yılında 16.000 köyü kapattılar, dediler ki iyilik yapıyoruz sizi artık şehirden kabul ediyoruz, hadi bakalım bayram edin. O zaman dedik ki ya siz köyü kapatırsanız, onu mahalle haline getirirseniz, onun geleneğini göreneğini üretim şeklini her şeyi bitirirsiniz. Yok dediler eğer mahalle yaparsak daha çok hizmet götürürüz onlara. Yine götürün, götürmenin önünde engel mi var, götür hizmetini gene de, köy dursun. Yok yapmadılar çünkü tarım küçük üreticinin işi değil diyorlar, büyük sanayi kuruluşlarının büyük ölçekte yapması gereken bir şeydir diyorlar. İnsanlar şehre gitsin işsizler ordusuna katılsın, ucuz iş gücü haline gelsin, tarımı da büyük sanayi şirketleri yapsın. Bu topraklara yapılan en büyük ihanettir. Bunu asla unutmayın. Eğer bu memlekette küçük üretici üretmekten vazgeçerse o memleket dışa bağımlı hale gelir. Bunu Mustafa Kemal Atatürk yüz sene önce görmüş. Ne demiş “Köylü Milletin Efendisidir.” demiş. Bak, vizyona bakar mısın? Yüz sene önce çünkü daha o zamandan görmüş ki kendi kendine yeten bir ekonomi yaratmanın yolu tarımda üretim yapan küçük üreticiyi korumaktır. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Biz de Ata’mızın izinden gidiyoruz. Köylümüz milletin efendisi olana kadar da devam edeceğiz. Köylümüzü nasıl efendi yapacağız, önce toprağımıza, suyumuza sahip çıkacağız, onu koruyacağız. Bakın su üretiminin % 70’ ini tarımda tüketiyoruz.

Maalesef devlet, hükümet küçük üreticinin sorunlarının hiçbiriyle ilgilenmiyor. Sizi kaderinizle baş başa bırakmış, ne haliniz varsa görün diyor. Biz de diyoruz ki biz hem kuraklıkla hem de yoksullukla mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Üreticimizin üretime devam etmesi için hem kuraklıkla hem yoksullukla mücadele etmek zorundayız. O nedenle bildiğiniz birçok şeyi tekrar etmeyeceğim. Kooperatiflerimize verdiğimiz destek, üretim için yaptığımız alım garantili üretim metotları, birçok şey var. Bugünün konusu kulaklıkla mücadele. Ben şunu söyleyerek bitireyim. Bu yağmur toplamak meselesi var ya yağmur toplayan şehir diyoruz biz buna. Dünyada birçok yerde örneği var. Amerika’da var, Hollanda’da var, Çin’de çok yaygın. Türkiye’deki ilk şehir İzmir. Bunun için 5000 yağmur suyu deposunu binalara veriyoruz. Zannediyorum 2.000 civarında başvuruyu aştık. 5.000 civarında biz hibe ediyoruz vatandaşımıza. Yağmur suyunu çatılarından toplasın diye. 10.000 tane yağmur suyu bahçesi yapıyoruz, onun da bitkilerini biz veriyoruz. Burada da Ödemiş’ten şu müjdeyi vermiş olalım, 2.000 tane su filtresi ve su sarnıcı ekipmanını biz veriyoruz. Ödemiş’te sünger kentin ilk kırsal uygulamasını hocamın rehberliğinde burada başlatıyoruz kıymetli başkanım. Ödemiş’te yağmur suyunu toplamaya başlamamız lazım. Yağmur suyunu tekrar yer altındaki rezervimiz ve kaynaklarımızla buluşturmamız lazım. O yüzden küçük bir müdahale ile bunu yapabileceğimizi gördük öyle büyük yatırımlar gerektiren bir şey değil ama sizin desteğinizi gerektiren bir şey yani üreticimiz bu işe sahip çıkmalı. Muhtarlarımıza çok iş düşüyor, kooperatiflerimize çok iş düşüyor yani bunları sizin takip etmeniz lazım. Siz sahiplenirseniz mükemmel bir uygulama çıkartırız ortaya. Sevgili kardeşlerim zor zamanlardan geçiyoruz. Hayat pahalılığı, enflasyon… Her yerde çok büyük sıkıntılar var. Büyük mutfaklarda yangınlar var. Ama en başta söylediğim şeyi tekrarlayarak bitireyim, dünyanın en bereketli topraklarında, en güzel iklim kuşağında, en köklü medeniyetlerin mirasçısı olarak varız ve göreceksiniz bir şey değişecek her şey değişecek.

İsmail Keçeci

Bakmadan Geçme