Kent Konseyi seçimlerinin ardından

Kent Konseyi'nin ne demek olduğunu ve işlevini önceki günlerde yazdığım yazılarda anlattım. Özetlemek gerekirse kent konseyleri,...

Kent Konseyi’nin ne demek olduğunu ve işlevini önceki günlerde yazdığım yazılarda anlattım.

Özetlemek gerekirse kent konseyleri, bir kentin ortak aklıdır. Eğer kent konseyi iyi çalışır ve ortak aklın ürünü projeler üretilebilirse o kentin yöneticilerine destek, hatta itici güç olur.

Şimdi teorik açıklamaları bir kenara bırakıp seçim hazırlığı ve sonucu ile ilgili bazı bilgiler paylaşayım.

Herkesin malumudur; bu tür seçimler elbette ki siyasi çevrelerin kulisleri müdahalesi ile şekillenir. Bunu inkar etmek, eşyanın doğasına terstir. Siyasi çevreler, bu tür örgütlenmelerin kendilerine yakın durmalarından hoşlanırlar. Doğruyu söylemek gerekirse bu da doğaldır. Bunu da inkar etmemek gerekir.

Ben ve benim gibi düşünen bir grup arkadaşımızla yaklaşık bir aydan bu yana Kent Konseyi seçimlerine hazırlık yaptık. Geçtiğimiz yazılarımda belirttiğim gibi beş yıl önceki seçimlerde de bir listenin kazanması için çalıştık ama o dönemin siyasi gücü farklı olduğu için seçimleri birkaç oyla kaybettik. Bizim desteklediğimiz listeden bir arkadaşımız, karşı listenin bir üyesinden daha çok oy alarak ‘liste delmişti’.

İkinci dönemde de liste çıkarmadık…

Uzatmayalım, açıkça söylemek gerekirse iki dönem beş yıllık önceki Kent Konseyi, ciddi bir çalışma ortaya koyamadı. İstifalar yaşandı, konsey ortada kaldı.

Ben, Kent Konseyi Genel Kurulu’na Eğitim Sen’i temsilen gittim. Kent Konseyi’nde katılımcılar, mutlaka bir kurumu temsilen oraya gelebiliyor. Kaymakamlıktan tutun da bir köyün cami yaptırma derneğine varana kadar o ilçedeki bazı resmi kurum temsilcileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı ve seçilmişlerin seçilmişlerinin belirlendiği bir oluşum.

Biz listemizi hazırlarken ortada görünen, etkinlik yapan ve tepki veren kurumların temsilcileri ile ilçenin önemli kuruluşlarının temsil edilmesi gerektiğini düşündük.

Havza-Plat’tan Koza-Der’e, Belediye’den muhtarlara, Eğitim-Sen’den ÖSEM’e ve geniş bir üye potansiyeli bulunan odalara. Bizim listemiz, bunların temsilcilerinden oluştu ve seçimin sonunda kazanan taraf oldu.

İddialı ve katılımın yüksek olduğu bir genel kurul oldu. Sonuçları ve sayısal verileri sanıyorum gazetenin ilgili haberlerinden okuyacaksınız.

Ben aslında ikinci bir listenin çıkmayacağını umuyordum. Çünkü ikinci listeyi çıkaracak çevreler, geçen dönem yönetimde olan ve bana göre ciddi bir varlık gösteremeyen yürütme kurulunun destekçileri idi.

Neyse, iki liste çıktı ve gayet demokratik bir ortamda, çekişmeli geçen bir seçimin ardından alanda olan bizim liste seçimi kazandı. Bu demek değildir ki çalışmalara karşı listede yer alan temsilciler katılamaz. Asla böyle bir çalışma yöntemimiz olmayacak. Herkesi kucaklamaya, her kesimi ve düşünceli ortak akla katmaya çalışacağız.

“Örgütlü toplum, demokratik toplumdur” parolasından yola çıkarak sivil toplum örgütlerini veya başka bir deyişle demokratik kitle örgütlerini kent yönetimine katmaya çalışacağız.

Öyle hedeflerimiz arasında bölgeden milletvekili çıkarmak, köprüler ve barajlar yaptırmak gibi projelerimiz olmayacak. Zaten olamaz da çünkü bütçesi yok!

Belediye Başkanımız Mehmet Eriş, güzel bir açış konuşması yaptı. “Gerçeklerle uyuşmayan projelerin yaşama şansı olmaz” dedi.

Özetle Kent Konseyi Yürütme Kurulu olarak bizim ilgili kişileri bir araya getirip “Şu konuda ne düşünüyoruz, nasıl bir karar alalım?” gibi önerilerimiz olacak.

Seçime katılan, demokratik hakkını kullanan ve tabii ki bizi destekleyen hemşehrilemize teşekkür ederiz…

Bizi izlemenizi öneriyoruz…

Bakmadan Geçme