Kelam-ı su

Sudan şeylerden muhabbet edelim bugün. Su üzerine söyleşelim. 'Su akar yolunu bulur' demiş ya eskiler, biz...

Sudan şeylerden muhabbet edelim bugün. Su üzerine söyleşelim. “Su akar yolunu bulur” demiş ya eskiler, biz de oturduk yazının başına başlayalım, yazı akar kendini bulur diyerek.

“Su akar yolunu bulur”, hem içinden çıkılamaz, müşkül durumlarda hem de yükü sırtından atmada kullandığımız bir söylem. Nasıl olsa iş olacağına varır. İşler yoluna girer öyle ya da böyle, dercesine. Su, kendine mutlaka akacak bir yol bulur ya bu müşkül durumun da bir çıkışı vardır mutlaka anlayışı ile yerleşmiş dilimize.

Aslında su üzerine o kadar çok şey söylenmiş ki halk ağzında. Belki de hayatın kaynağı olmasından bu kadar kullanılmış. Su, değerli addedilmiş ve “Su gibi aziz ol” denmiş en güzel övgü ve dua olarak. Baktığımızda hayatımızda aziz kabul edilen bir de ekmek var onun dışında. Hayat gibi ol, hayat ol, hayat verici ol, hayatı anlamlandır dercesine bu temenni, bana öyle geliyor. “Su gibi kolay olsun hayatın” demenin belki de başka şekilde dile getirilişi. Suyun hayatı kolay mıdır, onu da varın siz düşünün.

Türkülerde, şarkılarda hep dile getirilmiş su; “Susadım çeşmeye varmaz olaydım” , “Su gelir güldür güldür, gel de yar beni güldür”, “Evlerinin önü marul, sular akar harıl harıl”, “Seviyorum seni. Seviyorum seni ekmeği tuza banıp banıp yer gibi. Geceleri ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi. Ne zaman seni düşünsem, bir ceylan su içmeye iner…” Onur AKIN. “Susadım su isterim, su vermez…” bunlar gibi daha niceleri…

Sonra atasözlerinde, deyimlerde yerini almış; “Su içene yılan bile dokunmaz”,

“Akan su yosun tutmaz”, “Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye”, “Suyun duru akanından, insanın yere bakanından sakın”, “Taşıma su ile değirmen dönmez”, “Kırk dereden su getirmek”, “Havanda su dövmek”, “Başından aşağı kaynar sular dökülmek”, “Suya düşmek”, “İçine su serpilmek”, “Bir kaşık suda boğmak”, “Ekmek elden su gölden”, “Yüreğine su serpmek”, “Yelkenleri suya indirme”… Hayatın her durumuna uyarlamışız suyu. Her duyguyu, her durumu veciz bir şekilde ifade edivermiş atalarımız. Ve yaşayan dil nesilden nesile günümüze su gibi akıp taşımış bu söyleyişleri…

Suya yazı yazmak diye nitelemişiz yaşlılıkta öğrendiklerimizi. “Aynı suda iki kere yüzülmez” diyivermişiz aynı hatayı yapanlara ya da zamanın değiştiğini anlatmak istediklerimize. Hani su ile hayatımıza yol vermişiz desek yalan olmayacak ne de olsa vücudumuzun da dünyanın da yüzde yetmişine yakını su…

İnsanoğlu, hayatını yerleşik düzene aktarmaya başladığında su kenarlarını mesken tutmuş, su üzerine kavgalar yapılmış. Yani başından başlarsak hayat su üzerinde dönmekte diyebiliriz…

Bir yudum su

Tuzlu yediğin gecenin rüyasında

Bir yudum su

Çölde çatlayan dudağın kenarında

Bir yudum su

Akşama kavuşan orucun nihayetinde

Bir yudum su

Ekilen fidanın can suyunda

Bir yudum su

Hayatın merkezinde

Bir yudum su

Sağlığa açılan her yolda…

Bakmadan Geçme