Karamollaoğlu konuştu

Cumhuriyet Gazetesinden İklim Önegel’in sorularını cevaplayan Temel Karamollaoğlu, anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu kaydetti. Karamollaoğlu, “Meclis'te çoğunluğu...

Cumhuriyet Gazetesinden İklim Önegel’in sorularını cevaplayan Temel Karamollaoğlu, anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Karamollaoğlu, “Meclis’te çoğunluğu kazandığımızda Millet İttifakı olarak, 360’ı ilk gün yakalayamasak bile zaman içinde onlar da bu değişikliğe razı olacaklardır. AKP muhalefete düşünce ‘Değiştirelim’ diyecek. O zaman referanduma gerek kalmadan değişiklik yapılabilecek” diye konuştu.

Erdoğan’ın aday olması konusunda da açıklamalarda bulunan Karamollaoğlu şunları kaydetti:

Bir insan bir makamda çok fazla kalınca oraya ısınıyor, o makamı terk etmek istemiyor. 20 yıl boyunca dediği dedik birine ‘Süren doldu, ayrıl’ deyince o da ‘Ben nasıl ayrılayım, bir yere giderken en az 100 konvoyluk arabayla gidiyorum. Normal bir hayata nasıl dönerim’ diyor. Onun için Tayyip Bey bırakmak istemiyor. Kendisine bunu yakıştırıyor.

Yargılanma korkusu var mıdır?

Ondan da korkar. ‘Minareyi çalan kılıfını hazırlar’ derler. Tedbir alınıyordur. Ama bu tedbirler her şeyin üzerini örtmeye yetmez. Ama bu kin, nefret, öç alma duygusuyla olursa insanı yanlışa götürebilir. İktidara gelindiğinde tüm çalışmalar gözden geçirilir, yanlış varsa hesabı sorulur. Yaptığı bir yanlış varsa bundan da endişe duyuyor olabilir. Örneğin 100’e yapılacak iş 500’e yapılıyor. Bunun üzerini örtmek mümkün olmaz ki. Yarın hesaplar ortaya döküldüğünde net biçimde görülür.

Erdoğan’ın kendisine yönelik ve “Sen Erbakan’la ne zaman tanıştın?” ifadelerine de yanıt veren Karamollaoğlu şunları ifade etti:

Ya söylemiyorlar ya duymuyor. Ya da duymasına rağmen yanlışı tekrar ediyor. Ben 67’de Türkiye’ye döndüm. Birkaç ay sonra Erbakan hoca ile tanıştım ve sonra da hiç ayrılmadım. O zaman Sayın Erdoğan kısa pantolonluydu, 13 yaşındaydı daha. Askerliğimi geç yaptım, tam seçim öncesinde terhis oldum ancak seçime yakın olduğu için aday olamadım. Süre olsaydı Sivas’tan vekil adayı olurdum. Aday olmadım ama İstanbul Fatih İlçe Başkan yardımcısı oldum. Tayyip Bey o tarihte ancak gençlik kollarında görev alabiliyordu. Kendisini de o zaman bir kere gördüm. Çiçeği burnunda delikanlıydı ama ben ikinci başkanı Fatihiydim.

Sizin bunu açıklamanıza karşın ısrar etmesinin nedeni nedir?

Hafızasında bu kadar zaaf varsa cumhurbaşkanlığı yapamaz. Kendisine söyleniyor buna rağmen itibar etmiyorsa gerçekleri söylemiyor. Yanıltıyor milleti. Benim milletvekilliği zamanımda da kendisi il başkanlığı yaptı. O zaman da tanıştık, görüştük. Benim Erbakan hoca ile olan yakınlığımı Tayyip bey hiçbir zaman yaşamadı.

İstanbul seçimi öncesi sizi rakip olarak mı gördü?

94 seçimlerine giderken İstanbul’a benim aday olmamı arzu edenler vardı, birde İstanbul’da Sivaslı çok. Ben ‘Olmam’ dedim. Bu benimle genel merkez arasındaydı. O zaman Tayyip Bey de Sivas’ta idi. İl başkanımızın yanına gidiyor ‘Temel abi aday olacak mı?’ diyor. İl başkanımız da ‘Zannetmiyorum ama açıp soralım’ diyor. Bana telefon ediyor, telefonu da Tayyip Beye dinletmiş. Yanlış yapmış. ‘Ben aday değilim’ dedim, rahatlamış. Aramız o zaman dört dörtlüktü.

Tayyip Bey’in amacı SP tabanından oy almak mı?
Hem oy almak. Hem de Tayyip Bey siyasete atılınca tabanımız oraya kaydı. O zaman şöyle bir laf dolaştırdılar: ‘Erbakan hocamızın rızası olmadan ayrılmaz’ diye. Hiç alakası yok. Kopma biz parlamentodayken başladı, yarı yarıya bölündük.

Neden böyle bir başkaldırı oldu?

Batı, özellikle Siyonist çevreler Erbakan hocamızı içselleştiremedi. Erbakan hocamız bir; ‘Mutlaka güçlü bir ülke haline gelmeliyiz, sanayileşmeliyiz. Uçağımız, topumuz ne varsa her şeyi yapabilecek bir yapıya kavuşmalıyız’ diyordu. Bu İsrail’i de ABD’yi de rahatsız etti. İki; biz, İsrail’in genişleme politikalarına karşı koyabilmek için geçmişi bizim gibi olan İslam ülkeleriyle birlik oluşturmalıyız’ dedik. O zaman ABD, kendisine adam aradı. Tayyip Bey nasıl razı oldu bilmem dedi.

Bakmadan Geçme