KADINA ŞİDDETE DUR DE

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Peki, ülke olarak şiddetin hangi unsurlarıyla mücadele...

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Peki, ülke olarak şiddetin hangi unsurlarıyla mücadele ediyoruz?

Yalnızca kadına değil; çocuğa, hayvana genelleyecek olursak insana insan tarafından yapılan şiddet, ne zaman son bulacak?

Her yeni gün, yeni bir teknolojiyi kucakladığımız bu gezegende şiddetin sıfıra indirgeneceği günleri görebilecek miyiz peki?

Evin perdeleri eğri durdu diye, yemeğin tuzu birazcık fazla oldu diye, üzerine giydiği tişörtü V yaka diye, bir yerden bir yere gitmek için dolmuş kullandı diye, çok sevdi diye daha kaç canı toprağa gömeceğiz?

Ülkemizin psikolojik durumu gösteriyor ki toplumca birbirimize tahammül sınırlarımız çok azaldı. İnsanların birbirine olan tahammülü azaldıkça şiddet de kaçınılmaz hale geldi.

Bazı veriler gösteriyor ki eğitim de tek çare değil. O verilere göz gezdirildiğinde özellikle psikolojik şiddeti genelleyecek olursak şiddetin her basamağını en çok eğitim seviyesi yüksek insanların uyguladığı görülüyor.

Fiziksel şiddet ise daha çok bir güç, bir otorite olma anlamında karşımıza çıkıyor. İşin uzmanları daha iyi bilir ancak erken çocukluktan bu yana kişinin bilinçaltında kalmış acılı süreçlerin ilerleyen yaşlarda öfke kontrolsüzlüğü ve tahammülsüzlük olarak karşımıza çıktığını gözlemleyebiliyoruz.

Karşıdaki kişinin var olan beden güçsüzlüğü üzerinden hüküm sürmek kolay. Ve ne utançtır ki fiziksel acı verme sevdası, işte tam o an başlıyor. Kendi beden gücünü fark eden kişi, fiziksel manada üstünlük kurarak kendini tatmin ediyor. Buna bir nevi, geçmişin acısını çıkarma diyebilir miyiz? Bana kalırsa evet, bu tamı tamına geçmişin ve belki de şimdinin acısını başkasından çıkarmaktır.

2020’nin bitmesine bir ay kala aramızdan dün baktığım verilerle 353 kadın ayrıldı.

353 hikaye, 353 mücadele, 353 acı, 353 savaş, 353 yardım çığlığı, 353 ölüm…

Şiddetin ivmesinin sürekli olarak hız kazandığı bu ülkede bir kadın olarak yaşamak her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Çocuklukta komşusunun oğlu tarafından tecavüze uğrayan bir kadın söylemişti şu cümleleri, hatırımdadır: “Büyüdükçe kendimi çirkinleştirmek için her şeyi yaptım. Kilo aldım. Saçlarımı kısacık kestirdim, olmadı. Yıllar sonra üniversitede hocam tarafından taciz edildim. O gün anladım, her şeye rağmen kadınsın işte.”

“Her şeye rağmen kadınsın işte.”

Her şeye rağmen kadın olmak, olabilmek, kadın kalabilmek…

Sahip olduğun bedeni seçebiliyor musun? Hayır.

Ama sahip olduğun fikirlerini seçebiliyorsun.

Kadına nasıl davranacağını seçebiliyorsun.

Kadını kafanda nasıl konumlandıracağını seçebiliyorsun.

Saygıyı biçimlendirebiliyorsun.

Sevgiyi içinde tanımlayabiliyorsun.

Oysa biz kadınlar,

Sadece saygı istiyoruz.

Biz kadınlar,

Her işin direği olmayı da her işin altından kalkmayı da biliriz.

“Sevdim, öldürdüm” diyebilecek kadar aşağılık insan müsveddelerince sevilmek istemiyoruz.

Her şeyden önemlisi,

biz artık ölmek istemiyoruz.

Bakmadan Geçme