İstanbul’un fethi

‘Fesli Kadir’ olarak bilinen Kadir Mısıroğlu, Tanzimat Fermanı ile ilgili yaptığı bir değerlendirmenin devamında Atatürk’e de...

‘Fesli Kadir’ olarak bilinen Kadir Mısıroğlu, Tanzimat Fermanı ile ilgili yaptığı bir değerlendirmenin devamında Atatürk’e de hakaret ederek, “Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi ne hocalar asılırdı. Hiçbiri olmazdı” demiş.

Bu gibi tartışmalar sadece bizde olmaz. Bazı kaynaklar, İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet önderliğindeki fethinden önce İstanbul halkının “Konstantinopolis’te Latin serpuşu görmektense Türk sarığı görmeyi tercih ederim!” dediğini yazmaktadır. Kaynaklar, 1453’teki fetihten önce Bizans’ın görkemli başkentinde yaşayanların mezhepsel iç sorunlarla uğraştığını da yazarlar. 1439 yılında Katolik-Ortodoks kiliseleri birleşmiş ve bu birleşmeye Bizans halkı tepki göstermiş.

Ne kadar doğru bilmiyorum ama fetih sırasında da Ayasofya’da toplanan papazların meleklerin cinsiyeti hakkında tartıştıkları da söylenir durur.

Ben, bilmediğim bazı konuları araştırmasını ve farklı kaynaklardan okumasını severim. Kurgu olduğunu bildiğim için roman okumam belki ama ansiklopediler arasında internet üstünden gezinti yapar, merak ettiğim konu hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırım.

İstanbul’un fethi, biliyorsunuz Türkiye’de hatta dünyada özel bir öneme sahiptir. Kuşkusuz tarihte büyük bir olaydır. Burası tartışılmaz.

İstanbul’un fethinin yıl dönümü, Yunanistan sosyal medyasında da her zaman gündem olurmuş. Yunan milliyetçileri ve muhafazakarları, her yıldönümünde konuyla ilgili paylaşımlar yaparlarmış. Bu yıl da öyle olmuş. İstanbul’un fethi ile ilgili binlerce paylaşımın yapıldığı sosyal medyada, ‘Ayasofya yine bizim olacak’ ifadeleri öne çıkarken bazı sosyal medya kullanıcıları da İstanbul’un düşmesinin nedenlerini tartışmış.

Benim de bu konuyla ilgili bazı meraklarım vardır: Örneğin Hazreti Muhammed’in İstanbul’un fethi ile ilgili söylediği hadis: “Konstantiniyye elbette feth olunacaktır. Ne güzel kumandandır o kumandan ve ne güzeldir o askerler”

Hadis, Hazreti Muhammed’in söylediğine inanılan sözlerdir.

Bir de bütün dini gün, gece ve bayramlar neden Hicri takvime göre kutlanırken İstanbul’un fethi miladi takvime göre kutlanır?

Eğitim-Sen olarak birkaç kez Ödemiş’e konuk olarak getirdiğimiz İzmirli tarihçi Doç Dr. Oktay Gökdemir, İstanbul’un fetih kutlamalarının ilk kez 1910 yılında İttihat ve Terakki taraftarları tarafından yapıldığını, sonra bu kutlamaların unutulduğunu, 1950’lerde Nihal Atsız ve çevresi tarafından yeniden gündeme getirildiğini fakat DP iktidarının kutlamalara soğuk baktığını ve “Yunanistan ile aramız açılır” gerekçesi ile ilgi görmediğini yazmış.

Oktay hocamızın sıkı takipçisiyimdir. Oktay hocamız, Hazreti Muhammed’e ait olduğu söylenen ve İstanbul’un fethini müjdeleyen hadisin de bütün İslam uleması tarafından sahih/gerçek hadis olmadığı konusunda fikir birliğine vardığını yazıyor.

Ulubatlı Hasan’ın da tarih kitaplarına 1950’lerde girdiğini yazmış sayın hocamız.

Tarih, bütün uluslar ve düşünce akımları tarafından kutsanır. Elde edilen başarılar, görkemli törenlerle her yıl kutlanır. Kahramanlar yaratılarak genç nesillere gelecek için geçmişten örnekler çıkarılır: “Ceddin deden, neslin baban / Hep kahraman Türk milleti / Orduların, pek çok zaman / Vermiştiler dünyaya şan”

Altı yılım geçti yedi tepeli şehirde. Vedat Türkali, “Hey sen güzelsin kavgamızın şehri” der ama “Haramiler kesmiş sokak başlarını” demeden de kendini alamaz…

İstanbul’un fethi ile ilgili atılan hamasi nutuklar ve yapılan görkemli törenler bana, “Biz buralara sonradan gelmişiz” gerçeğini hatırlatır.

İstanbul, bir yandan 20 milyona dayanırken bir yandan da ‘büyük bir deprem’ gerçeğini hatırlatıyor.

Ama en büyük yatırımları da oraya yapmaya devam ediyoruz…

Bakmadan Geçme