İdam ve mehter üstüne…

Yazı konusu bulmak çok kolaydır da konuyu yazıya dökmek hiç de öyle değildir. Gün içinde zaman...

Yazı konusu bulmak çok kolaydır da konuyu yazıya dökmek hiç de öyle değildir.

Gün içinde zaman zaman aklıma takılanlar olur ve onları not ederim. Not ettiklerim arasında yerel konular da olur genel konular da.

Fakat sırası gelip yazmaya kalktığınızda ya güncelliği gider ya da başka konulara takılırsınız.

Demem o ki konu çoktur ama yazması öyle çok kolay değildir.

Kimi zaman bir yazı 1-2 saatimi alır. Yarım saatte yazdığım yazılar da vardır.

Cep telefonları bilindiği gibi kullanmasını bilene derya gibidir. Derya, deniz demektir. Yani deniz kadar geniş bir araştırma sahası sunar size cep bilgisayarı haline gelen cep telefonları.

Zaman zaman takılırım cepteki bilgisayara. Kitaplarda, yazar sizi kendi istediği gibi yönlendirir. Oysa internet ortamında oradan oraya geçme şansınız vardır. Link adı verilen bağlantılarla, okurken başka yere kayabilirsiniz.

Geçtiğimiz gün Celali isyanlarına takıldım. Oradan oraya derken baktım ki Osmanlı’da eceli ile ölen yönetici yok gibi.

Çetin Altan, ‘Tarihin Saklanan Yüzü’ adlı kitabının önsözünde şöyle demiş: “1459’dan 1821’e kadar üç yüz altmış sekiz yılda idam edilmiş kırk dört vezir-i azamın acıklı ve kanlı anılarını, tarihin kalın toz yığınları altından şöyle azıcık silkeleyerek çıkarmaya çalıştık… Şehzadeler, şeyhülislamlar, yeniçeri ağaları, has odabaşılar, bostancılar ve sarayların kuytularında durmadan birbirlerinin kuyularını kazmış olanların tümü de kitap raflarından uzanmış, el sallıyor gibiydiler.”

Çetin Altan, tarihimizin karanlıkta bırakılmış bir başka yüzünü, Osmanlı’da işlenen siyasi cinayetleri ‘Tarihin Saklanan Yüzü ‘nde anlatmış. Daha önce yayımlanan İdam Edilen 44 Vezir-i Azamın Dramı, Öldürülmüş Şehzadeler ve Devrilmiş Padişahlar adlı kitapları tek bir başlık altında toplayan bu kitap, şimdiye dek su yüzüne çıkarılmak istenmemiş cinayetlerin insanı dehşete düşüren kanlı bir antolojisi gibi adeta.

Hiç duydunuz mu bilmiyorum. Varvar Ali Paşa İsyanı ve İpşir Paşa’nın hikâyesi var tarihte.

1647’de tayin edildiği Sivas Beylerbeyiliği sırasında Varvar Ali Paşa’nın çıkardığı isyanın hikayesi şöyle: Osmanlı Padişahı İbrahim’in İpşir Paşa’nın Sivas’taki eşi Perihan Hanım’ı istemesi ve İstanbul’a getirilmesini emretmesi üzerine Varvar Ali Paşa ayaklanmış. İslam’da ve geleneğimizde böyle bir şey yok gerekçesi ile emri yerine getirmeyen Varvar Ali Paşa’nın görevinden alınıp öldürülmesine karar verilmiş. Varvar Ali Paşa, onu öldürmek için görevlendirilen kimseleri yaşadığı şehre sokmamış. Başka bir yolla İstanbul’a davet edilerek Sivas’tan çıkartılmak istendiyse de yaşadığı şehirden ayrılmamış.

Bu arada padişah tarafından Varvar Ali Paşa’nın Celâlî olduğu ilan edilerek ona olan desteğin zayıflatılması hedeflenmiş.

Tarihin cilvesine bakın ki Varvar Ali Paşa, süreç içinde eşini Padişah İbrahim’e vermeyi kabul etmediği İpşir Paşa’nın saldırısına uğramış. Bu saldırı karşısında Varvar Ali Paşa’nın ordusu dağılmış, kaçmaya çalıştığı esnada da yakalanmış. İpşir Paşa kendi karısını padişahtan koruyan Varvar Ali Paşa’yı idam ettirmiş. Varvar Ali Paşa’nın kesilen başı İstanbul’a yollanmış.

Karısını Varvar Ali Paşa’nın sayesinde Padişah İbrahim’den kurtaran İpşir Paşa, bunun üzerine Halep Valiliği ile ödüllendirilmiş.

İbşir Mustafa Paşa, vakti gelip sadaretten ayrıldıktan sonra çeşitli gerekçelerle bir müddet hapiste tutulmuş. Fakat yeniçeri ve sipahi isyancıları bir türlü durulmak bilmemişler Atmeydanı’nda toplanan sipahilerin istekleri üzerine 11 Mayıs 1655’de İbşir Mustafa Pasa da idam edilmiş.

Bilenler bilir! Celali ayaklanmalarının adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Şeyh Celâl’den gelir. Eski adı Bozok olan Yozgatlı Şeyh Celâl önderliğinde toplanan topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikâyetçi olan kitleler 1519 yılında Osmanlı yönetimine başkaldırır.

Tokat yöresinde başlayan ayaklanma aynı yıl içerisinde kanlı bir biçimde bastırılmış.

Andımız idi, İstiklal Marşı idi derken haber sunucusu Erkan Tan’ı takip ediyor musunuz?

Verin mehteri…

Bakmadan Geçme