HAYATA AYNA
Bazen hayat o kadar hızlı akıyor ki yetişemiyor insan. Ve kendine vakit ayıramıyor. Hay-huy derken durmayı...
Bazen hayat o kadar hızlı akıyor ki yetişemiyor insan. Ve kendine vakit ayıramıyor. Hay-huy derken durmayı başarabildiğinde “Eyvah!” diyebiliyor. İş işten geçmiş, geri dönüşü olmayan bir sürece girilmiş olabiliyor ve geriye keşkeleri bırakıyor. Ve insan yaptıkları için değil yapamadıkları için pişmanlık duyuyor çoğu.
Hayatımızı kendimiz şekillendiriyoruz aslında. Yapabileceklerimizin sınırını da kendimiz çiziyoruz haliyle. İç motivasyonumuzu sağladığımız ölçüde kendimizi gerçekleştirebiliyor ve yapabilme özelliğimizi, kapasitemizi zorluyor ve randımanımızı arttırabiliyoruz. İçimizde büyüttüğümüz kendimize dair inancımız ölçüsünde gerçekleştirebiliyoruz isteklerimizi ve ortaya koyabiliyoruz kimliğimizi…
Kendimizi gerçekleştirme aşamasında doğrularımız doğru yerde duruyorsa, hayatla örtüşüyor ve mutlu bir birey olmayı başarabiliyoruz. İç huzurumuzu oluşturduğumuz nispette de mutlu olabiliyoruz.
Aslında her şey sıralı yaşanıyor hayatta. Ne öne çekebiliyorsun bazı şeyleri ne de öteleyebiliyorsun. Yaşanması gereken zamanda yaşıyorsun ve bu yaşananların tam olarak anlamlandırılmasını ancak üzerinden belli bir süreç geçtikten sonra yapabiliyorsun. Her şey yerli yerine oturunca görebiliyorsun neden bu şekilde bir yaşanmışlığın oluştuğunu.
Çoğu sabırsız davranıyoruz hayata karşı. “Ey oğul vaktinden önce çiçek açmaz” diye Osman Gazi’ye nasihat eden Şeyh Edebali’ye bir kulak versek herhalde kendimize çok paylar çıkartabiliriz.
Aslında iç dünyamızdan dışa bir ayna tutuyoruz ve içimizde var olanları dışa yansıtıyoruz. Tabi adapte olabildiğimiz miktarda. Bu sayede kendimizi gerçekleştirebiliyoruz. Ve bizden dışa yansıyanlar ölçüsünde erdemli, kayda değer, anlamlı ve örnek olabilecek yaşanmışlıklar ediniyoruz. Özellikle çocuklarımız bizim söylediklerimize değil yaptıklarımıza, hayata geçirebildiklerimize bakıyor, onları örnek alıyor ve kendi yaşantılarına uyarlıyorlar. Bu noktada çok büyük bir sorumluluğumuz var hiç şüphesiz.