GÜDÜK

'Geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam…' Kendisini Güdük Necmi olarak tanıdık ve sevdik. Hababam Sınıfı'nın en...

‘Geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam…’

Kendisini Güdük Necmi olarak tanıdık ve sevdik. Hababam Sınıfı’nın en haylazı afacanı idi. Geçen cuma günü 80 yaşında kalp krizi geçirerek kalbimize bir çentik atarak aramızdan ayrıldı. Bir kuşak neredeyse geride kaldı. Kim olduğunu biliyorsunuz, Halit Akçatepe. Tiyatrocu bir ailenin evladı, babası da Sıtkı Akçatepe, hani Hababam Sınıfı’nda öğrencilerin verdikleri coşkuyla askerlik anılarını hatırlayıp hangi dersi anlatacağını unutan çok şeker sevimli tonton Paşa Nuri’dir. Hepsine Yaradan’ın rahmetini ve cennetini diliyorum.

Eh, geldik gidiyoruz… Dünün çocukları biz bile 40 olduk. Her anımız, hatıramız mazi denilen evrensel bir kayıt merkezine kaydediliyor. Her konuştuğumuz sesin uzayda saklandığını duymuş muydunuz? ‘Hadi sen de canım’ diyenlere bunun bilimsel bir gerçek olduğunu hatırlatırım. Bilimsel belgesel izliyor muyuz, sanırım bu konuda da YGS üniversite sınav sonuçları gibi durumumuz pek iç açıcı değil, yani güdükkkk…

Sanat ve kültür denilince son bir yılda iptal edilen konser ve oyun hakkında hiçbir durum değerlendirilmesi yapılıyor mu, orada da durum güdükkkk…

Börekçi Ayşe Teyze, Ödemiş’imizin medar-ı iftiharı olup içinde ukde kalmasın diye geçenlerde düğünde iki göbecik atmış, birkaç kıvırmış. Vay sen misin kıvıran? Soluğu hastanede almış. Sağolsun bizim Meraklı Melahat da ayaklı gazete gibidir, durumu bildirdi. Malum; hanımlar düğün, dedikodu, eğlence denildi mi gökyüzünde bile olsa bir yolunu bulup giderler. Az ötede söyleşi, panel, okuma seansı olsa gitmemek için bahane yumurtlarlar, artık şerbetliyiz.

Hayat; acılarıyla, olumsuzluklarıyla zaten hayat olmuyor mu sevgili okur.

Altın orta kavramını o yüzden çok seviyorum. Nedir bu altın orta diyenler için açıklayalım, altın orta ölçülü dengeli kalabilmektir. Hemen her konuda ölçülü olmak, altın ortaya sahip olmaktır. Yunan filozofu Aristoteles’ e katılarak eleştirilerimde ölçülü olayım. Beşerdir diyelim, her halimizle birbirimizi kucaklayalım, değil mi dostlar? Bu arada aramızda kalsın babam yazılarımdan çok şikayetçi, yeter uleeenn diyormuş, annem fiştekledi. Gazetemden kovulursam müsebbibi sevgili babamdır. Neden mi? Kopkoyu bir AK Partili, hihihiiiii…

Babamı çok severim ama hakikati daha çok severim. Hiçbir zaman partici olmadım, şu saatten sonra da düşünmüyorum. Söylenenleri değerlendiriyorum hepsi bu, dostlarım.

Tüm samimiyetimle herhangi bir düşmanlıkla değil, particilik de yapmayarak kıymetli AK Partili arkadaşlarımıza sormak istiyorum. Reis diyor ki; rahmetli Erbakan yaşasaydı referandumda ‘evet’ dermiş. Biriniz çıkıp da ‘Efendim hatları karıştırdınız herhal, rahmetli vefatından önce sizi Yahudi gömleği giymekle suçlayıp Ortadoğu’da mezhep kavgalarına yol açacak bir fındık faresi olarak lanse etti’ diye niye söyleyemiyorsunuz, Allasen..

Ölenlere selam diyerek yaşayanların fikirlerine neden bakmıyorsunuz, mesela Abdullah Gül’ün başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerini neden tartışmıyoruz ya da 7 ay önce başkanlık sistemi hakkında bugünkünden çok farklı konuşan Devlet Bahçeli’nin görüşleri ne oldu da değişti, sadece bilmek istiyorum.

Deniz Feneri davasını hasır altı ettiniz, yetim hakkı kul hakkı nerede kaldı? Babam çok küçük yaşta hem yetim hem öksüz kalmış, onun gibilerinin hakkını da son nefesime kadar savunmak isterim. Dediğim gibi amacım kavga, tartışma, particilik yapmaktan çok daha öte, insanca bir şey…

Duyunca küçük dillerimizi yutmak üzereydik, aaa evde ayakkabı kutuları ve içinde tomarla para, neymiş bağış için harcanacakmış; 17-25 Aralık yolsuzluğundan bu yana yaklaşık dört yıl geçti. Bu paralar bağış için harcandıysa millete çıkıp açıklayın efendiler istirham ediyorum. Şimdi Halk Bankası’nı hedef gösteriyorlar diyorsunuz, Halk Bankası yetkili kişisinin evinde kasalar, ayakkabı kutuları halen soru işaretidir. Kafamıza huni geçirmeye çalışıyorsunuz farkındayım da aaahhh babam gibi tertemiz yürekli AK Partili kardeşlerim neden bu soruları sormuyorsunuz?

17 Nisan, referandum sonrası ülkemiz güllük gülistanlık olacak, terör bitecek ekonomi düzelecek diyorsunuz. İyi güzel de o elinizdeki sihirli değneği neden şimdi kullanmadınız da onca garip ailenin evladı yaşamını yitirdi? Şehitliğe laf mı söylüyorsun diye dinin imanın ardına sakın ola ki saklanmayın, fena halde şişmişlerde baloncuk olup patlamalardayız. Şehitlik elbet kutsal fakat devletin ilk görevi vatandaşının huzur ve güvenliğini korumaktır.

Bir diğer açıdan bakarsak şehitlik, fakir fukara çocuklarına mı kutsal eyyyyy bakanlar eyyyy milletvekilleri? Kalbimizde nice kurşunlarla yaşıyoruz, sahi sormadım değil mi sizin keyifler nasıl? Meclis’te komik ücretlere yediğiniz ızgara kebabınızın üstüne kahveniz nasıl olsun? Aaaa lafı olmaz, rica ederim. Eh biz de tarhanaya ekmek doğrarız, çok şükür güdük ahvalimize. Kerkük konusunda da hiç kılınızı kıpırdatmayın. Sizin havanız keyifleriniz iyi olsun daaa… Altın hızma mülayim, siz terleyin biz silelimmmmm.

Bakmadan Geçme