Gölcük keşmekeşlik içinde

Doğa harikası Gölcük, Ödemiş için bulunmaz bir nimet olup havasıyla, suyuyla, doğasıyla bir cazibe merkezidir. Hafta...

Doğa harikası Gölcük, Ödemiş için bulunmaz bir nimet olup havasıyla, suyuyla, doğasıyla bir cazibe merkezidir. Hafta sonları ve tatil günleri Ödemiş’ten, çevre il ve ilçelerden hatta daha uzak yerlerden gelen insanlarla dolup taşıyor Gölcük. Onca insan bir araya gelince doğal olarak sorunlar da beraberinde geliyor. “Ne gibi sorunlar?” diyecek olursanız, sorunlar burada saymakla bitmez. Ben burada yerimin yettiği ölçüde birkaç sorundan söz edeceğim.

Başlıkta da dediğim gibi Gölcük keşmekeşlik içindedir, özellikle cumartesi ve pazar günleri. Bu haliyle Gölcük, cumartesi ve pazar günleri kapasitenin çok üstünde olan talebi karşılayamamaktadır. Bir de düzensizlik olunca her şey Arap çorbasına dönmektedir. Gölcük’ün en büyük sorunu budur. Gölcük’te kimin ne yaptığı belli değildir. Merkezde gölün kenarını şöyle bir dolaşın. Sorunlar bir bir gözünüzün önüne gelecektir. Sözde gölün kenarına yürüyüş yolu yapıldı deniyor. Gidin bakalım o yürüyüş yolu denen yerde pazar günleri bir yürüyün yürüyebilirseniz. Adım başı balık tutanlardan geçmek olası değil. Oltasını, kamışını göle atmış, gölün kenarına mekan tutmuş, sofra kurulmuş, bir yanda mangal, bir yanda semaver, rakı, bira, çay; gel keyfim gel.

Burada sormak istiyorum: Gölün her tarafından balık tutmak serbest mi? Gölün her tarafında piknik yapmak, mangal yakmak serbest mi? Serbestse sözüm yok. Serbest değilse kim denetliyor?

Kapalı alanlarda alkol tüketimi için ruhsat aranırken gölün kenarında ulu orta alkol tüketenlere hiçbir müdahalede bulunulmuyor. “Açık alanlarda takip zorluğu var” diyebilirsiniz. Gölün kenarında takip diye bir şey yok zaten. Dileyen dilediği yerde rakısını, birasını içebiliyor. Hele o bira şişelerini boşalttıktan sonra göle atmalar yok mu? Normal bir insanı çıldırtır. Vurdumduymaz olanlar görmez bile. Geçen pazar, oğlumla gölün kenarında dolaşırken iki kişi gölün kenarında bira içiyorlardı. Önlerinde gölün içinde yirmiye yakın bira şişesi yüzüyordu. Hepsini onlar mı içti bilmiyorum ama suyun üzerinde yüzen bira şişeleri hiç hoş değildi. Suyun üstünde görünenler bunlardı, suyun altında kaç tane var, bilen yok.

Cumartesi ve pazar günleri iki yetkili zabıta, gölün kenarında dolaşarak gerekli denetimleri yapsa bu keşmekeşliğin yarısından fazlası ortadan kalkar diye düşünüyorum.

Bir de park sorunu var ki insanları çileden çıkarıyor, illallah dedirtiyor. Çarşı içinde insandan çok araç var sanki. İnsanlar, dilediği yere aracını park ediyor. Kaldırımlara bile park eden araç sayısı haddinden fazla. İnsanlara kaldırımlarda yürüyecek yer bırakmıyorlar. Bunların bile yeteri kadar denetlendiğini sanmıyorum.

Yıkılan Gölcük Oteli’nin temel atma töreni yapıldı. Hayırlı olsun. Temel atma töreninde üç başkan bir arada verilen görüntü, Ödemiş siyaseti açısından sevindiricidir. Halkımız böyle görüntüleri özlemiştir. Dilerim bu başkanlar, yukarıda saydığım sorunların çözümünde de bir araya gelip çözüm üretirler. Yoksa bu otelin bitiminde Gölcük’e talep daha da artacaktır. Sorunlar birikip içinden çıkılmaz hale gelecektir. Vakit varken çözüm üretilsin. Bunun yanında Gölcük’te bulunan ikinci bir otel olan Prenses Oteli de atıl durumdadır. Onun da canlandırılması gerekmektedir. Bunu da başkanlarımızın dikkatine sunmak istiyorum.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme