Göç

Muhacirlik, bu yöredeki söylenişi ile macırlık, bu topraklarda yaşayan pek çok kişinin ortak paydasıdır. Bu yazımda...

Muhacirlik, bu yöredeki söylenişi ile macırlık, bu topraklarda yaşayan pek çok kişinin ortak paydasıdır.

Bu yazımda size göç konusunu işleyen iki güzel eser önereceğim.

İlki, Gündüz VASSAF’ın ANNEM BELKIS adlı otobiyografik çalışması.

Eserde özetle

“Gündüz Vassaf’ın kalemiyle annesinin hikayesi. Öksüz bir Rumeli kızının Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarında başlayan hayatı, bize gündelik yaşantının unutulmuş pek çok ayrıntısını tanıtarak bilinmeyen evlere misafir ediyor. Osmanlı, Cumhuriyet Türkiye’si ve ABD’de yüzyıla yakın süren çarpıcı bir yaşantının ışığında kadının toplumdaki yeri” anlatılıyor.

Okumayı sevenlerin Gündüz VASSAF’ın diğer eserlerini de önerelim. Pek çoğunu çok ilginç ve sürükleyici bulacağınızdan eminim.

*

İkinci eser, bir Yunan yazarın kaleminden.

“Benden Selam Söyle Anadolu’ya”

“Ve sen Kör Mehmet’in damadı! Hele sen! Niye öyle tiksinerek bakıyorsun yüzüme? Öldürdüm evet seni, ne olmuş! Ve işte ağlıyorum… Sen de öldürdün! Kardeşler, dostlar, hemşehriler… Koskoca bir kuşak, durup dururken katletti kendi kendini! Anayurduma selam söyle benden Kör Mehmet’in damadı! Benden Selam Söyle Anadolu’ya! Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin… Ve kardeşi kırdıran cellatların Allah bin belasını versin!”

1982 yılında Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü’nü alan bu kitap, kökleri Türkiye’de olan, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye’den göç etmek zorunda kalan ünlü Yunan yazar Dido Sotiriyu’nun en önemli, etkileyici kitabı. Türkiye’nin kültür mozaiğinde çok önemli bir yer tutan Yunan azınlıkların Kurtuluş Savaşı öncesindeki ve savaş sırasındaki yaşamlarından gerçekçi kesitler sunan Dido Sotiriyu, kendisini şöyle tanıtıyor: “Babam, sabun yapımcısıydı. Çocukluk yıllarımda ailemle birlikte doğduğum il olan Aydın’da yaşadım. 1922’de Anadolu’dan ayrılarak Yunanistan’a, amcamların yanına gitmek zorunda kaldım. Ailem, daha sonra göçtü oraya. İlk çocukluk yıllarının anıları, belleğimden silinmiyordu. Babamın arkadaşı Talat Beyler, sokakta oynadığım Rum ve Türk çocukları bugün bile aklımda. Yaşadığım günlerin, duyduğum gerçek olayların o kadar etkisi ve büyüsü altında kalmıştım ki bu konuyu ele alan bir kitap yazma isteği içimde çığ gibi büyüyordu. 1962 yılında Benden Selam Söyle Anadolu’ya adlı kitabım yayınlandı. Bence ilk kez gerçekleri ortaya koyan bu kitapta geçenler tümüyle tarafsız bir gözle yazıldı.”

*

Okumak günü, dünü ve yarını anlamak açısından önemlidir. Sözün yazı olabilmesi için uzunca bir süre insanda demlenmesi gerekir. Süzülmesi, ayrıştırılması.

Bundandır ki pek çok kitap ufkumuzu açar, yolumuzu aydınlatır.

Sevgi, dostluk ve umutla.

İyi okumalar.

Bakmadan Geçme