• Haberler
  • Genel
  • Göbekli Tepe’de bulunan kabartma insanlık tarihine dair önemli bulgular içeriyor

Göbekli Tepe’de bulunan kabartma insanlık tarihine dair önemli bulgular içeriyor

Ertuğrul Özkök, bugün “Zamanın ruhu” başlığıyla paylaştığı yazısında, Göbeklitepe’deki kalıntılar arasında kadına ait çok az şeyin...

Ertuğrul Özkök, bugün “Zamanın ruhu” başlığıyla paylaştığı yazısında, Göbeklitepe’deki kalıntılar arasında kadına ait çok az şeyin bulunduğunu belirtti.

Hatta ‘oraya kadınların da geldiğine dair hiçbir iz yoktu’ bile denilebilir. Bulunan insan kafataslarının cinsiyetini belirlemek ise neredeyse imkânsızdı. İkincisi o taşların üzerine çizilen hayvan resim ve kabartmaları…
Bunların bazılarında penisleri görünüyordu. Sanki taşların üzerine kazınan hayvan figürlerinin de hepsi erkekti” ifadelerini yazdı.

Ertuğrul Özkök’ün “Uygarlık tarihini Göbeklitepe’nin erkekleri yeniden mi yazacak?” başlıklı yazısında şunları kaydetti

Uygarlık tarihini Göbeklitepe’nin erkekleri yeniden mi yazacak?

Başlığa bakıp, okutmak için fantezi yapıyor diye düşünmeyin.
Göbeklitepe’de bulunan kabartmadaki hayvanın penisine bakın.
Ciddi bir başlık bu.
‘New Scientist’ dergisi bu ay özel bir sayı yayımladı.
Kapak konusu şöyle:
“Uygarlık: Çağımız modern dünyasının kökenlerini yeniden yazacak yeni buluşlar…”

Homo Sapiens, 290 bin yıl boyunca sadece ne yaptı?

Kapak konusunun yazarı Michael Marshall…
Bilimsel konularda uzmanlaşmış bir gazeteci yazar.
New Scientist dışında BBC, Guardian, Observer, Nature, Specturum, Telegraph gibi yayınlarda yazıları yayınlanıyor.
Yazının temel tezi şu:
“Uygarlığın hikâyesi yeniden yazılıyor…”
Nedenini de şöyle anlatıyor:
İnsan, aslında en yeni ve en genç canlı varlıklarından biri…
Düşünün “Homo Sapiens” dediğimiz insan, bundan sadece 300 bin yıl önce ortaya çıktı.
İnsan dediğimiz varlık, çok uzun süre öteki canlılardan öyle anlamlı bir farklılaşma gösteremedi.
Hayatına, “toplayıcı” ve “avcı” olarak başladı.
Başını sokabileceği bir yuva yaptı. Isınmanın yollarını aradı. Ufak tek araçlar, hatta takı yaptı.

Peki sonra bir gün ne oldu da uyandı?

Ama hepsi bu…
Hayat bu şekilde 290 bin yıl devam etti.
Sonra son 10 bin yılda öyle bir şey oldu ki;
İnsanlar sanki gökyüzünden gelen bir emirle 290 yıllık alışkanlıklarını bırakıp yeni bir hayat tarzına geçtiler.
Tarım başladı.
Köyler kurdular.
Hayvanları evcilleştirdiler.
Şimdi sorulan soru şu:
“Ne oldu da insanlar 290 bin yıllık alışkanlıklarını değiştirdiler?”

Homo Sapiens o “T” şeklindeki taşı Göbeklitepe’ye nereden dikti?

Avusturyalı Arkeolog Laura Dietrich, bir adım daha ileri gidiyor ve diyor ki;
“Bunları yapmaları için ortada görünür bir sebep yoktu…”
290 bin yıl boyunca her şey yolunda gitti.
Sonra birden Göbeklitepe denilen bir yerde T şeklinde bir taş anıt yükseldi…
Ve uygarlığın tarihi işte orada yeniden yazılmaya başlandı.
Arkeologların ortak görüşü şu:
“Orada bu taş niye dikildi, etrafındakiler niye yapıldı bilemiyoruz…”
Çünkü avcı ve toplayıcıların orada yerleşmek için bir köy kurduklarına dair hiçbir işaret yok.
Su yok. Sürekli ateş yakılan yer yok.

Öteki bazı insanlar taşın dikilmesine niye yardım etti?

Anlayacağınız yıl boyunca orada sadece az sayıda insan kalıyordu.
O T şeklindeki taşlar çok büyüktü ve bu üç-beş insanın onu taşıyıp oraya dikmesi mümkün değildi.
Demek ki başka insanlar da yardım ettiler o taşların dikilmesine.
İyi de o insanlar niye daha sonra orada kalmaya yaşamaya devam etmediler.
Sonuç şu:
Bütün o başka insanlar civardan oraya ortak bir fikirle bir “şey” yapmaya geldiler.

Arkeologların bulduğu o tuhaf sert şeyler neydi?

Böylece asıl soruya geldik:
“Neydi o insanları ilahi bir emir almış gibi o bir ‘şeyi’ yapmayla yönelten ortak fikir veya duygu…”
Arkeologlar, işte bu soruyu sordukları sırada orada tuhaf bir şey buldular…
Sert tahıl taneleri.
Bir de bundan yapılmış yulaf lapası…
Yaniiii….
Bira…
Yani alkol…
Yani “kafa bulduran” bir içecek.

Bakmadan Geçme