GERÇEK İLE GÖRÜNEN

Pazar günü İstiklal Marşı'mızın 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilmesini konu alan bir söyleşideydim. Mehmet Akif...

Pazar günü İstiklal Marşı’mızın 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilmesini konu alan bir söyleşideydim. Mehmet Akif Ersoy’un hiçbir ödülü kabul etmeden sadece bu vatana hizmet olsun diye armağan ettiği şiirinin anlamını daha fazla düşünme zamanıdır. Onlara olan teşekkürümüzü hizmetlerimizle gösterelim, hepimiz iyi güzel olan işlerde koşuşturup hayır dua alalım diyerek sizlere merhaba diyerek sözlerime başlayayım efendim.

Şeyh Edebali’ nin Osmanlı Devleti kurucusu Osman Gazi’ye nasihatini okuduğumuz zaman bir beyliğin kısa sürede devlet haline gelmesinin sırrını da öğrenmiş oluruz. O nasihattan bir bölüm aktarmak istiyorum: ‘Ey Oğul! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…’

Bu satırları günümüze uyarladığımız zaman yani bugünün insanlarına toplumuna ama en önemlisi de siyasete uyarladığımız zaman ahlaki açıdan kültürel açıdan ne kadar geri olduğumuzu öğrenci kardeşlerim bile anlar. Zaten bazen gençler, çocuklar bizim göstermemiz gereken olgunluktan çok daha fazlasına sahiptir. Sahiptir diyorum; çünkü kısa zaman önce Meclis’te kadın vekillerin kavgası erkeklerin kavgasını solladı. Üzülerek içimiz burkularak izledik, daha doğrusu yüreğimiz elvermedi. Bir milletvekiline yakışır mıydı, elbette hayır. Bırakınız vekil olmayı hiçbir bireye ne kadına ne erkeğe yakışmayan davranışlardır. Bizler gençlere nasihatlar veriyoruz ama kendimiz ne durumdayız ki?

Bugün vekil olma yaşının on sekiz yaş olması gerektiği anlatılıyor. Geçen hafta Mehmet Şahan hocamız uzunca anlattı. Katılıyorum. Lakin olumlu yanları da vardır. Mesela, yaşını başını almış vekillerin Meclis’te ne halde olduklarını gördükten sonra acaba gençler ne düşünüyor, diye de merak edip birkaç gence sordum. Gençlerin çoğu Meclis’te yaşanan şamatadan rahatsız ve oldukça bizar. Eh, dediğim gibi yakında olgunluğu ahlakı ve fazileti gençlerden öğrenirsek şaşırmam. Biz yetişkinlerin yaşının kamil olması ile ahlakının olgun olması tutarlı olmayabilir.

Gerçi ülkemizde siyasi tarihe baktığımız zaman çatışma kavga kültürü baskın çıkmış durumdadır. Sadece bir partiden bahsetmiyorum, genel olarak bu kavga hamaset dili hemen hemen her partide var. Referandum nedeniyle de bu öfke dili epey bir arttı. Evetçiler ile hayırcılar diye başlı başına bir ayrım çıktı ki Gezi Olayları’ndan beri toplumda bir gerginlik hüküm sürüyor. Olaylara bir siyasi partinin penceresinden değil de genel olarak vatan mevzusu olarak toplumu incelediğimizde hamaset dili, öfke dili yerini sevgi, anlayış diline bırakacaktır. Kendimizi illa bir gruba ait hissetmek istiyorsak bu hakkımızı vatanın milletin çıkarından yana kullanıp görüşler ne olursa olsun karşımızdakinin de düşünme yorum yapma hakkının olduğunu kabul etmek zorundayız. Ne güzel söylemiş Edebali değil mi, ‘adalet, uzlaşma sana’ diyerek… Peki bugünkü ahvalimiz bu nasihatten neden ayrılmış durumda diyen dostlara en temel nedeninin bencillik olduğunu kişilerin bir yerden sonra güç makam yenilgisine düşüp bütünlemek yerine parçaladıklarını söyleyebiliriz.

Güç zehirler mi? Hem de nasıl… Zalim, zulüm eden sadece batılı güçler mi gayrimüslüm olanlar mı, kafir küfür ehli sadece inançsız olanlar mıdır derseniz; maalesef işin göründüğü gibi olmadığını söylerim. Küfür, gerçekleri örtmek saklamak demektir ki bir gerçeği hakikati saklayanlar öğrenilmesine engel olanlar, asıl kafirlerdir. Bu bağlamda düşündüğümüz zaman görünüşler ile gerçekleri kıyaslayınca önyargısız olarak incelediğimizde karşımıza neler çıkar neler… Aslında bu söylemeye çalıştığım konuda uzun bir kıssa var fakat köşemde yerim kalmadı. Şu kadarını belirteyim, yaşlı adam her gece sarıp sarmaladığı yar diye bildiği varlığın yılan olduğunu canı yanınca anlamış! 15 Temmuz darbesinin aslında kalkışma olup güvenlik güçleriyle kısa sürede bastırmak mümkünken milletin sokağa meydanlara dökülmesinin nedeni bakalım bazıları tarafından anlaşılacak mı? Canımız göründüğünden fazla yanıyor; umarım daha fazla can yanmadan gerçekler açığa çıkar. Perdelerin arkasında ne oyunlar tertip ediliyor elbette her şeyiyle anlaşılır, ilahi adalet kimsenin yanına bırakmaz. Sevgili okurlarım, size doyum olmaz; lakin bugünlük bu kadar olsun Ödemiş kebabı olsun(tebessüm)… Sevgiyle, sağlıcakla gerçeklerle var olunuz.

Bakmadan Geçme