GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMAK…

Geçmişte Erzurum'da, Kütahya'da, Düzce'de, Gölcük'te yıkıcı, acılarla dolu depremler yaşadık. Ülkemiz deprem üreten fayların üzerinde, uzmanların...

Geçmişte Erzurum’da, Kütahya’da, Düzce’de, Gölcük’te yıkıcı, acılarla dolu depremler yaşadık. Ülkemiz deprem üreten fayların üzerinde, uzmanların belirttiğine göre daha da yaşayacağız.

Her depremden sonra ülkemizi yönetenler alışılagelmiş beylik söylemlerle “acımız büyük, yaraları en kısa zamanda saracağız, Allah bir daha böyle felaket göstermesin, depreme karşı alınması gereken ne kadar önlem varsa hepsini yapacağız” türünden sözler verip vatandaşları sakinleştiriyorlar. Aradan bir süre geçtikten sonra herkes acısıyla, sıkıntısıyla baş başa kalıyor, verilen sözler unutuluyor.

En son yaşadığımız Marmara depreminden sonra da buna benzer sözler söylendi. Hatta bu soruna kesin çözüm getirmek için toplanan ve dünya çapında gönderilen yardımlara ilave olarak 26 Kasım 1999 tarihinde çıkarılan 4481 sayılı kanunla, marmara bölgesinde yaşanan deprem zararlarını gidermek amacıyla özel deprem vergisi kanunu çıkarıldı.

Halk arasında “deprem vergisi” olarak bilinen bu verginin asıl adı (ÖİV)  özel iletişim vergisidir. Bir yılığına çıkarılan bu vergi, iki defa uzatıldı. AKP döneminde, 2003 yılında, 5035 sayılı kanunla kalıcı hale getirildi. Sadece 2003 ile 2018 yılları arasında 60,6 milyar Türk lirası özel iletişim vergisi toplanmıştır.

Ülkemiz deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Deprem uzmanlarımız kuzey anadolu ve güney anadolu kuşakları üzerinde büyük depremler olacağını 1999 depreminden beri büyük bir çaba ile televizyon televizyon gezerek anlatmaktadırlar. Hocalarımızın dediğine göre ülkeyi yönetenler bunlara hiç kulak asmadıkları gibi toplanan paraları depreme dirençli konutlar yapma yerine, yandaş birkaç müteahhidi daha da zenginleştirmek için betona gömmüşlerdir.

Son depremden sonra televizyonda konuşan bir deprem profesörümüz; “toplanan paranın sadece 20 milyarı harcanarak güneydoğu deprem hattı üzerinde bulunan on şehrimizdeki binaların tamamı depreme dirençli hale getirilebilir, yenilenebilirdi. Kalan parala da kuzey Anadolu fay hattı üzerinde bulunan şehirlerimizdeki binaları, en azından okul hasta hane gibi kamu binaları da depreme dirençli hale getirilebilirdi.” Dedi.

Ülkemizin bu tür afetlere hazır olmadığı görülmüştür. Acil kurtarma konusunda yeterli ve eğitimli, organize olmuş ekiplerimizin olmadığı ortaya çıkmıştır. Depremin üçüncü günündeyiz, hala yardım bekleyen insanlarımızın feryatlarını duyuyoruz.

Yöneticilerimiz şu ana kadar geçmişte yaşadığımız acılardan ders çıkarmadılar. Geçmişten ders çıkarmazsak geleceğe iyi hazırlanamayız. Yarından tezi yok bir daha bu acılarla karşılaşmamak için gerekli hazırlıklar yapılmalıdır. Bu işin siyasi tarafı yoktur. Deprem geldiğinde iktidar partisi, muhalefet partisi ayırmıyor. Bu nedenle Bilim adamlarının öncülüğünde oluşturulacak bir kurulla depreme karşı nasıl savaşılacaksa, neler yapılacaksa gerekenler ivedilikle yapılmalıdır. Bu yöntem hem iktidar partisinin sorumluluğunu azaltır, hem de doğru işler yapılır diye düşünüyorum. Önce İNSAN diyerek işe başlamalı, halktan toplanan paralar öncelikle halkı yaşatmak için, onun refahı için harcanmalıdır.

08.02.2023 Yaşar Varış

Bakmadan Geçme