Frigler, Midas'ın kulakları ve Kral yolu…

Bir süredir Eskişehir'e gitme niyetim vardı ama bir türlü denk getiremiyordum. Ödemiş'teki tur firmalarının Eskişehir turlarını...

Bir süredir Eskişehir’e gitme niyetim vardı ama bir türlü denk getiremiyordum.

Ödemiş’teki tur firmalarının Eskişehir turlarını takip ediyor fakat işten-güçten fırsat bulup da herkesin övgü ile söz ettiği bu Frig uygarlığı artığı kenti görme fırsatı yaratamıyordum. Nihayet bir grup üniversite arkadaşım ile geçtiğimiz günlerde yollarımız kesişince fırsatı değerlendireyim dedim.

Aynı tarihlerde iki tur firmasının da Ödemiş’ten Eskişehir’e gezi düzenlediğini öğrenince, geliş-gidişimi de kolayına getireceğim için sevinmiştim. Fakat iki firma da Ödemişlilerden yeterli ilgiyi göremeyince benim bu kolay geliş-gidiş hayali suya düştü. Ben de arabamla Salihli’ye kadar gidip oradan otobüsle Eskişehir’e ulaşmayı tercih ettim.

Eskişehir, Türkiye’nin en kalabalık yirmi beşinci şehri imiş. Nüfusu 830 binlerde. Ortasından Porsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nin bulunması nedeniyle adeta bir öğrenci kenti.

İstanbul’da üniversitede okurken 1989 seçimleri öncesinde profesyonel bir anket şirketi adına iki günlüğüne gitmiştim Eskişehir’e. Cumhuriyet ile çalışan Veri Araştırma şirketi.

O zaman Anadolu Üniversitesi rektörü olan Yılmaz Büyükerşen Ecevit’in DSP’sinden aday idi. Bizim yaptığımız anketten de SHP’nin adayı eski CHP’li belediye başkanı Selami Vardar çıkmıştı. Hani İstanbul’da Bedreddin Dalan’ın devrilip Nurettin Sözen’in belediye başkanı seçildiği seçimler.

Dönemin güçlü partisi ANAP’ın adayı da Eskişehirspor’un efsane futbolcusu Fethi Heper idi.

Vardar yüzde 40’ın üstünde oy alarak Eskişehir Belediye Başkanı seçildi. Eskişehir kahvelerinde yaptığım anketler dün gibi aklımdadır. Aradan yıllar geçmişti ve Eskişehir’e giden herkes öve öve bitiremiyordu. Artık gidip görmek farz olmuştu.

Baştan söyleyeyim dönüşte haşhaşlı çörek, met, nuga helvası ve haşhaşlı çöreğinden aldım. Porsuk Çayı kenarındaki bir kafeteryada da çibörek ile kahvaltı yaptık.

Yediğimiz içtiğimiz bir yana, tur şirketlerinin güzergâhında bulunan yerlerde koştur koştur gezi yapmadık. Eskişehirli olan arkadaşımızın organizasyonu ile ilk gün bir minibüs kiralayıp çevre ilçelerdeki tarihi yerleri dolaştık.

M.Ö. birinci bin yılda Porsuk Nehri kıyılarında Frigyalılar tarafından kurulan Eskişehir, Türkiye’nin en önemli yol kavşaklarından birisi. Yunus Emre, Nasreddin Hoca gibi tarihi kişilerle anılan Eskişehir, Lületaşı ve çeşitli hastalıklara iyi gelen sıcak su kaynakları ile de ünlü. Eskişehir kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleri, mutfağı ve alışveriş olanakları ile önemli bir turizm çekim merkezi.

Minibüs ile ilk durağımız Seyitgazi oldu. Cüneyt Arkın filmlerinden aşina olduğumuz Seyid Battal Gazi’nin 740 yılındaki Araplarla Bizanslılar arasındaki savaşlar sırasında şehit düştüğü ilçedeki onun adına yaptırılan külliye oraya kadar gitmişken görülmeye değerdi.

Sonra ver elini Han ilçesi. Yani Frig Vadisi. Yukarı Sakarya Vadisi’nde Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasında kalan, klasik dönemde Küçük Frigya olarak adlandırılan bölge. Frigler’den geriye büyük boy Yazılıkaya ile kral yolu kalmış. Antik Frigya’nın kalbi olan Midas Anıtı ya da diğer adıyla Yazılıkaya.

Kapadokya bölgesindeki peribacalarını andıran birçok anıt ve doğal coğrafik yontuya burada da rastlamak mümkün.

Friglerin vatanından Sakarya nehrinin doğduğu yerde yapılan piknik alanına.

Ve akşamında, Eskişehir’in sazlı sözlü eğlence merkezi.

Ertesi günü de Porsuk Çayı’nın iki yanında düzenlenen büyük parklar ve piknik alanları.

Gerçekten Porsuk Çayı güzel değerlendirilmiş. Belli ki buraları eskiden koku ve sinekten geçilmiyormuş ki evler epeyce gerilerde kalmış. Ve şehir içinde bir iki özel ziyaret.

Eskişehir’e gidip gelenlerden duyduğum, “Yerde bir tek çöp bulamazsın” bence bir şehir efsanesi. Şehir merkezine girdikçe oranın da Türkiye’nin bir kenti olduğunu anlıyorsunuz.

Kabul etmek gerekir ki şehirde bir düzen ve temizlik var ama işte orası da Türkiye’nin bir kenti!

Keşke şehir efsanesi olmasaymış…

Ve meşhur Odunpazarı evleri. Odunpazarı semtinde koruma altına alınan tarihi Osmanlı evleri.

Eski arkadaşlarla buluşmalar insanı eski zamanlara götürüyor. Tabii kendi eski zamanlarımız. Gençliğimiz. Üniversite yıllarımız. Aynı sıraları paylaştığımız ve aynı sınavlarda not stresi yaşadığımız arkadaşlarımız. Anılarımız ve İstanbul.

Frigler… Midas’ın kulakları… Kral yolu…

Gezmek, görmek ve öğrenmek güzel şey… Hele arkadaşlarla olursa…

Bakmadan Geçme