Film şeridi

Ne zaman darda olsak geçmiş, bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçer. Acı tatlı anılar, özlenenler,...

Ne zaman darda olsak geçmiş, bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçer. Acı tatlı anılar, özlenenler, beklenenler… Oysa zaman geçmiş, hepsi tarihin tozlu sayfaları arasında yerini almıştır.

Bir tanesini bile bulunduğu yerden çıkarmak, alıp getirip günümüzde eksik bulduğumuz yere yamamak mümkün değildir.

Geçmişin hayaline dalabilmek kolay da.

Geleceğe dair düş kurabilmek zor bu günlerde. Bir hafta sonrası, bir ay sonrası, bir yıl sonrası iş nereye varır? Kimler hangi duraklarda iner, yeni duraklarda kimler biner belli değil.

Belirsizlik. İnsanın başı üzerinde sallanan Demokles’in kılıcı gibi. Her an gölgesinde durmak. Zarar göreceğinizi bilmek. İnsanın içindeki karamsarlığı gittikçe derinleştiriyor.

Ne diyor şair,

“Ne gam kalırdı

Ne de kasavet

Bir de simit ağacı olsaydı

Bizim sayılırdı saadet.

*

Umut fakirin ekmeği…”

Dizesiyle devam ediyor dizelerine Orhan ARIBURNU.

Her gün yeni haberlere uyanıyoruz. Yakınımızda, çok yakınımızda hissediyoruz canı yananları.

Cahit Sıtkı’nın dizelerinin özetlediği gibi,

“Gittikçe artıyor yalnızlığımız.”

Zorunlu bir yalnızlaşma bu. İçine kapanma. Dünyaya, yaşama hafif kirlenmiş bir camın ardından bakma.

Adını anımsamadığım bir şair son nefesine yaklaşırken,

“Bana şiir okuyun” diyor. Şiir, her derde şifa.

Biz de bir şiirle noktalayalım sözü. Sağlık ve esenlik dolu günler dileğiyle.

şair neden bir akşam üstü

ölmek istemişti

bir ölütü izliyorduk

cam kenarından

boş sokaklardan tütüyordu

taze kazılmış toprak kokusu

günün tam ortasına

yıkılmıştı

gece

her nesne

ıramıştı

her can tutsak

biliyorduk şimdi

şair neden bir akşam üstü

ölmek istemişti…

gel demek

yabancıydı

dilimize

gel demek

yabancı

bir ölütte

yitenler dolduruyordu

düşlerimizi…

çetelesi tutuluyordu

gün be gün gidenlerin

eşikte duranların

ne kadar çok ıramıştık

birbirimizden.

şair neden bir akşam üstü

ölmek istemişti

bu kadar bulanmamıştı su

çınar

bu denli yaprak dökmemişti

bu kadar

kararmamıştı hava

bu kadar yanmamıştık

bu kadar yanılmamış…

bin ağıta durmuştu

bakışlardaki

korku

mezarsız mıydık

bu topraklarda

çiçeksiz miydik

dallarda…

şimdi biliyorduk

neden bir akşam üstü

ölmek istemişti

şair…

Bakmadan Geçme