Evet Hayır

Bizim kuşak ve eskiler bilirler Erkan Yolaç'ı. Televizyonun tek kanallı ve siyah beyaz dönemlerinin efsane ismidir...

Bizim kuşak ve eskiler bilirler Erkan Yolaç’ı. Televizyonun tek kanallı ve siyah beyaz dönemlerinin efsane ismidir o. Yarışmacılarına evet hayır dedirtmeye çalışır. Evet, ya da hayır dışında bir yanıt verebilmeyi başaran yarışmacı elinde hediyelerle, başaramayan ise eli boş dönerdi yarışmadan.

Yaşam bu kadar açık aslında. Siyah beyaz gibi. Var yok gibi. İnsanlar ya evet diyor ya hayır. Evet dediği şeyin olumsuz yönleri olup olmadığını sorgulamak, buna dair üç beş soru sormak aklının ucundan bile geçmiyor.

Seviyor mu bütün her şey kabul. Hayır, sevmiyor mu her şey ret. Her şey doğru ya da her şey tamamen yanlış. Elbette bu kadar sığ olabilmek için herhangi bir çabaya da ihtiyaç yok. Başınızı sallamanız, he demeniz, olmadı ha demeniz bile yeterli. Değişiklik yapıp razıyım gibi onay sözleri de kullanabilirsiniz.

Evetçiler böyle. Ya hayırcılar? Onlar evetçilerden farklı mı? Onların artı bir özelliği var mı? Yok aslında. Bunlar aynı hamurdan yoğrulmuşlar. Hamurlarına ilave edilen bir parça renklendirici sayesinde evetçi ya da hayırcı oluvermişler.

Soru sormak yanıt aramak irdelemek, okumak, yazmak, güzel şeyler aramak onların da yaratılışında yok. Madeni bir para gibi. Bir yüz diğerini tamamlıyor.

Bu iki şeyin bir birleşimine cehalet demek gerekiyor kısaca. Kolay yaşam.

Bir şeyi kabul eden neyi kabul ettiğini reddeden ise neyi ret ettiğini bilmelidir. Kolay bir yaşamı başkalarının dümen suyunda gitmek ya da gitmemek olarak algılıyor çoğu insan. Oysaki insanın yaşamını kolaylaştıran yegâne şey sevgiyle ürettikleridir. Sevgi derken ölesiye bir takım tutmak ya da başka bir şeyin taraftarı olmayı kast etmiyorum elbette.

Sevgi insanı doğayı güzelleştiren yüreğimizde beynimizde taşıdığımız özdür. Bu öz kazanılan bir değerdir.

Trafiğin yoğun seyrettiği bir yerde başka araçlara ve yayalara yol verebilmektir sevgi.

Küçüklere ya da bizden daha zayıf olanlara yanlış davrandığımızda özür dileyebilmektir.

Sevgi bahçenize diktiğiniz fidanı büyütmek gibidir. Bütün dallarını budarsanız olmaz. Sadece kuru dallarını budamak gerekir. Çokça gübrelerseniz de kurur. Çokça su verirseniz de. Oysa yeterince ve zamanında vereceğiniz gübre su onu istediğiniz gibi bir ağaca dönüştürecektir. Zamanı geldiğinde hayal ettiğiniz gibi size tatlı sulu ve hoş kokulu meyveler sunacaktır.

Kısaca doğru edinilmiş bilgi ve davranışları tümüdür sevgi.

Bir şeyi toptan kabul ve ret etmek her zaman insanı sıkıntılı bir duruma sokar. Yanlışları ve doğruları görmemizi engeller. Bu yüzden en sevilesi şeydir. Soru sormak ve yanıt aramak. Bu yöntemle ulaştığınız şey kendi düşüncenizdir. Size her zaman daha çok yakışır.

Dün akşam yalan üzerine konuşuyorduk. Yalan söylemek elbette ki hoş olmayan bir davranış biçimidir. Kimse yalanı ve yalancıları sevmez. Şöyle elinize bir kâğıt kalem alıp sorun rastladıklarınıza hemen hepsi size şu yanıtı verecektir. Yalanı mı, hiç sevmem. Yalancıyı da öyle.

Bir de şunu sorsak, yalan söyler misiniz? Az buçuk yürekli olanların size vereceği yanıtı zaten biliyor olmalısınız. O halde bir insanı tamamıyla iyi ya da kötü kabul etmek hatadır. Biri size yalan söylüyor ise önce durup kendine bakmalı insan. Sorular sormalı. İlk olarak karşınızdaki kişi sizin vereceğiniz tepkiyi önceden ölçmüştür. Ve bir yargıya varmıştır. Bu yüzden gerçeği sizin hoşunuza gidecek biçimde değiştirivermiştir bir süreliğine.

İkinci olarak hoş görünüz yoktur. Hoşunuza gitmeyen durumlarda karşınızdakine fiziksel ya da duygusal şiddet uyguluyorsunuzdur. Kimse şiddet görmek istemez.

Üçüncü olarak bir yerlerde onun değersiz olduğu hissini vermişsinizdir. Bunlar uzatılabilir. Yapılması gereken şey evet ve hayırı bir parça yaşamımızdan çıkarmaktır. Bu yaşamınızdaki sorunları azaltacak ve kendinizi daha iyi hissettirecektir.

Evet ya da hayır yerine,

Anladım, deyin.

Birlikte değerlendirelim.

Peki yapabiliriz.

Bunu yapman beni üzer deyin.

Daha önce denemiştim deyin.

Sait Faik “Bir insanı tanımakla başlar her şey “der. Tanımak sevmenin ön koşuludur. Tanımadan sevmek, tanımadan nefret etmek yaşamımızı cehenneme çevirir. Unutmayalım kimse gayyada bir yılan değildir. Her insan doğru ve yanlış yönleriyle vardır.

Sevgi, dostluk ve umutla…

Bakmadan Geçme