Eskişehir gibi!

Eskişehir'i üç kez gezmişliğim var. Birincisi, 198 yerel seçimlerinden önce idi.  O yıllar İstanbul'da öğrenci idim...

Haber

Eskişehir’i üç kez gezmişliğim var. Birincisi, 198 yerel seçimlerinden önce idi.  O yıllar İstanbul’da öğrenci idim ve harçlığımızı çıkarmak için anketörlük gibi işler bulursak kaçırmıyorduk. Veri Araştırma anket şirketine bağlı olarak, bir grup arkadaşla birlikte, Afyon, Isparta ve Eskişehir’e gitmiştik. Bu konuyu daha önce yazdım. Tekrar etmek istemiyorum. İsteyen sayfamdan bulup okuyabilir. Şimdi belediye başkanı olan Yılmaz Büyükerşen o dönem üniversite rektörü idi ve Ecevit’in DSP’sinden aday olmuştu. 12 Eylül’ün başkanlığını elinden aldığı Selami Vardar da SHP adayı. Bizim çalıştığımız şirket ‘Selami Vardar kazanacak’ sonucunu çıkarmıştı ve tespitimiz doğru çıkmıştı.

İkinci gezim de şu an görev yaptığım okulun düzenlediği bir öğrenci gezisi idi. Bir tur şirketinin düzenlediği bu gezide genellikle gezilecek yerleri dolaşmıştık. Böyle olunca, şehrin içini ve yaşanan yerlerini görmek yerine tur şirketlerinin belirlediği yerleri gezmiştik.

Üçüncü gezim de üniversite arkadaşlarımla buluşma gezisi idi. Eskişehirli olan ev sahibi arkadaşımız, bizi şehir içinin yanısıra çevrede görülebilecek yerlerde de dolaştırmıştı.

Uzatmayalım…

Herkes Eskişehir’i örnek gösteriyor ve Yılmaz hocanın Eskişehir’de neler yaptığını anlatıyor. Yılmaz hocaya ve Eskişehir’e laf edecek değilim. Özetle söylemem gerekirse, Eskişehir ilk iş gezimden gördüğümden çok faklı noktalara gelmişti. Üçüncü gezimde de Eskişehir’in yine Türkiye’de orta düzeyin üstünde bir il olduğunu anlamıştım.

**

Eskişehir’i ve Yılmaz hocayı övebilir ve şehri nereden alıp nereye getirdiğini ballandıra ballandıra anlatabilirsiniz. Şimdi işin burasında değilim. Eskişehir artık büyük bir üniversite şehri.

Acaba yaşadığımız yerlere dışarıdan gelenler, gittikleri yerlerde bizim için aynı övgüleri sıralayabiliyorlar mı? Yani Eskişehir ve Yılmaz hocayı göklere çıkarabiliriz ama biz yaşadığımız yerlerde ne durumdayız ve neden daha iyi hale gelemiyoruz.

Sakın yanlış anlamayın, hatırlatmayı sadece Ödemiş için yapmıyorum. Çıkın şöyle bir dolaşın ve çevremizdeki ilçelere de turistik bir gözle bakın.

Caddelerdeki görüntülere; meydanlara, yollara, kaldırımlara, dükkanların görüntülerine, levhalara… Ve tarihi ya da estetik olması gereken binaların görüntüsüne… Örneğin alın elinize bir fotoğraf makinası ve Ödemiş’te dolaşın. Ödemiş’i anlatan kaç tane güzel fotoğraf üretebileceksiniz!

Başkası için değil, kendimiz için.

Yani başkası gelsin fotoğraflar çeksin diye değil, içinde yaşayanların gönül ferahlığı için…

Hafta sonu Birgi’de idim. Epeyce bir süredir gitmemiştim.

Basit bir örnek vereyim: Ben olsam işletmelerdeki yabancı adların kaldırılması için mücadele verirdim. Yasaklama yolu ile değil, ikna ederek.

Gerçek isimli örnek vermeyeceğim. Var mı bilmiyorum ama örneğin Birgi’de “Şanzelize Restaurant’ sizce ne kadar anlamlı. Burası Paris mi?

Ağaçlar kuruyor, yollar kazılmış ve kapatılmayı bekliyor… Hiç bitmeyen restorasyon çalışmaları devam ettiği için Ulu Cami ve Çakırağa Konağı kapalı… Önüne gelen istediği büyüklük ve renkte levhalar yaptırmış.

Daha ne yazayım ki?

Haber   

Haber

Bakmadan Geçme