En büyük kriz bölüşüm
Yeni İzmir Gazetesi’nden Berivan KAYA’nın haberine göre, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu,...
Yeni İzmir Gazetesi’nden Berivan KAYA’nın haberine göre, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin 28 Mayıs sonrası derinleşebileceğine dikkat çekti.
“AK PARTİ’NİN TEMEL POLİTİKASI”
Başkanlık sistemi sonrası emekçinin milli gelirden aldığı payın ciddi oranda düştüğünü belirten Arzu Çerkezoğlu, “Türkiye ciddi bir ekonomik krizin içerisinde. Yüksek enflasyonlu süreç, ücretlerin sürekli baskılanması ve özellikle de bütün işçi sınıfının ciddi bir biçimde yoksullaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Ekonomik kriz var ama en büyük kriz bölüşüm krizi. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer olan milli gelirin paylaşımında müthiş bir adaletsizlik var. Son 4 yılda başkanlık sistemine geçildikten sonra emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 35’ten yüzde 22’lere düştü yani hepimiz yoksullaştık. Bu bir tesadüf değil. Bu 20 yıldır iktidarı yöneten AK Parti iktidarının temel politikası. Eğer zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu toplumsal düzen değişmediği sürece, tercihler değişmediği sürece, yapısal bir takım değişiklikler olmadığı sürece önümüzdeki dönemde bu kara tablo daha da ağırlaşacak. Bir taraftan yüksek enflasyon bir taraftan zamlar. İktidarın bütün politikası Türk parasının değersizleştirilmesi ve emeğin ucuzlatılması üzerine kurulu. Bunun sonucu ise zam, yüksek enflasyon, alım gücünün zayıflaması” ifadelerine yer verdi.
“DEĞİŞİM ŞART”
28 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde temel tercihlerde değişimin yaşanmaması durumunda ekonomi de tablonun daha da ağırlaşacağını ileri süren Çerkezoğlu, “Eğer 28 Mayıs seçimlerinde bu temel tercihlere dair bir değişim olmazsa bu tabloyu daha ağırlaşarak yaşayacağız. Bu krizin sonuçlarını da en fazla her zaman olduğu gibi işçiler, emekliler, asgari ücretliler, dar gelirliler, işsizler yaşayacak. Bu nedenle değişim şart diyoruz. Bu temel tercihlerin değiştiği, yaşadığımız bu kara tablonun tümüyle değiştiği bir süreçte mümkün. Çünkü Türkiye büyük bir ülke, genç bir nüfusumuz var, çalışıyoruz, üretiyoruz ama o her şey o kadar eşitsiz, adaletsiz ki Türkiye’’de bu olumsuz tabloyu yaşıyoruz. Temel yapısal politikalara ihtiyaç var, temel tercihlerin değişmesine ihtiyaç var” dedi.
UTANÇ TABLOSU
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) yayınladığı raporda son 21 yılda en az 31 bin 131 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini ortaya koydu.
Arzu Çerkezoğlu, İş cinayetlerinin son 20 yılda artmasının tesadüf olmadığını belirterek, “Türkiye’de bu kadar iş cinayetinin fazla olmasının nedeni başta taşeron çalışma olmak üzere güvencesiz çalıştırmanın çok yaygın olması. İşçi sağlığı iş güvenliği alanın da kendisinin de piyasaya açılmış olması. Bu alandaki denetimlerin, yaptırımların yapılmaması. Cumhuriyet tarihinin en büyük işçi katliamı olan Soma katliamı gibi ve sonrasında yaşanan işçi cinayetlerinde hiçbir gerçek sorumlu yargılanmadı, sorgulanmadı. Bu denetimsizlik Türkiye’de iş cinayetlerini daha fazla büyütüyor. O nedenle biz bu sayıları görüyoruz” dedi.
TAŞERON VE GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRMA
Çalışma hayatında temel sorunların çözümüne ilişkin açıklamalarda bulunan Arzu Çerkezoğlu, “ İş cinayetleri konusunda bu kara tabloyu ortadan kaldırmanın yolu çalışma hayatımızın temel yapısal sorunların çözümüne dönük adımlar atılmalı. Başta taşeron çalıştırma olmak üzere bütün güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmesi. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanın kendisini piyasaya terk eden bu anlayıştan vazgeçilmesi ve bu alanın gerçek muhatapları başta sendikalar, üniversiteler, ilgili meslek örgütleriyle özerk bir alan olarak kurulması ve kurumsallaşması. Aynı zamanda da bu alanda sıkı denetimlerin yaptırımların sağlanacağı bir kamu iradesine ihtiyaç var” ifadelerine yer verdi.