Eller tetikte!..

Arapça’dan dilimize geçen ‘makul’ kelimesinin karşılığı ‘akla, mantığa uygun olan’ demektir.

‘Akla mantığa uygun’ demektir ama herkesin aklı ve mantığı bir değildir. Uç bir örnek vereceğim; birinin beyaz dediğine, başkası siyah diyebiliyor…

**

“Bu yıl kış gelmeyecek!” derken, Perşembe günü gelen yağışlar, ‘biraz geç oldu ama iyi oldu’ dedirtti. Pazartesi yazılarını Cuma gecesi yazdığım için yağışlı havanın ne kadar devam edeceği konusunda bir şeyler yazamadım. Fakat hava tahmin istasyonlarına bakılırsa hafta sonunun yağışlı geçmesi bekleniyordu. Haber merkezlerine göre de kara kış gelmişti… Yağışlar iki üç günlük aranın ardından hafta sonu da devam edecek diniliyor. Aman devam etsin, kış kışlığını yapsın…

Ödemiş ve çevresinde Perşembe akşamı gelen yağışlar, herkesi memnun etti. Çünkü bir süredir ovadaki su miktarının azaldığı, Beydağ Baraj gölünün su seviyesinin normal değerlerin çok altında olduğu yazılıp söyleniyordu ki durum gerçekten ciddi.

Neyse şimdi ayrıntılara girmeyelim ve maksadımızı zorlamayalım.

Cuma günü sabahtan itibaren kimi caddelerin dere yatağına döndüğünü ve bazı kavşaklarda göletlerin oluşmaya başladığını haber veriyordu sosyal medya paylaşımcıları. Kimileri, birbiri ile yarışırcasına “Bu ne rezalet” türünden mesajlar yazıyordu.

Bilindiği gibi Türkiye, büyük ve küçük şehirleri, köy ve mahalleleri ile altyapısı eksik bir ülkedir. Altyapı sorunu sadece Ödemiş’e ait değildir. Nitekim akşam haberlerinde de izlediğimiz kadarı ile yağışlar Türkiye’nin birçok bölgesinde normalin üstünde ve taşkın görüntüleri eşliğinde veriliyordu.

Elbette yaşadığımız yerlerin altyapısı sağlam olsun, üç günde bir kazılmasın ve her yağışta kavşaklar göle dönmesin isteriz ama ne yazık ki ülkemizin bir gerçeği var: Plansız ve ihale edilen kazma doldurma çalışmaları.

Bunların yanına bir de koku gelmesin diye rögar kapaklarının üstünün örtülmesi gerçeği de eklenince ne yazık ki her yağışta alıştığımız o gölet manzaraları karşımıza çıkıyor.

Ve sosyal medyada tetikte bekleyen parmaklar hemen vuruyor klavyenin tuşlarına:

“Nerde bu devlet, nerde bu belediye?”

“Hani her şey çok güzel olacaktı?”

Biraz makul olsak…