Durmuş saat

Yarına ne bırakacağımıza bir bakın! Kitaplar dolusu savaş, yıllar boyu kocaman bir utanç ve evrilmeye başlamış...

Yarına ne bırakacağımıza bir bakın! Kitaplar dolusu savaş, yıllar boyu kocaman bir utanç ve evrilmeye başlamış insan onuru. Son üç yılda toplumumuzun kanıksamaya başladığı bazı yanlışlıklar var. Özgür bir toplum yapısına sahibiz fakat özgürlüklerimizin başka kimselerin özgürlüklerinin sınırlarını ihlal ettiğinin farkında bile değiliz.

Örneğin; kadınları bireyden çok cinsel bir obje olarak görmemiz, medyanın sürekli güzel kadınları reklam yüzü yapması yanlış. Ama geçen yıllar boyunca tüm toplum, bu duruma maalesef alıştı.

Maaşını çektikten sonra dövülerek parası elinden alınan bireylere, bilezikleri için bilekleri kesilip elleri koparılan kişilere alıştık.

Birbirini ölümüne döven insanlara alıştık. Hele ki cinayetler, gözümüzün önünde işlenirken katilleri toplumda tutmaya alıştık.

Tecavüze alıştık. Erkek egemenliğine alıştık ve bunu kendi ellerimizle yaptık.

Çocuk kaçırmalarını geçip çocukların ölümüne alıştık. “Dur” demek yerine çocuklarımızı saklamayı tercih ettik.

Hileye alıştık. Her işin doğrusunu değil, hilesini düşünmeye başladık.

Tembelliğe alıştık. Yıllarını sadece okey taşı dizerek kıraathanelerden kalkmayan insanlara, haftalarca altın gününden altın gününe koşan insanlara, üretmeye değil, tüketmeye alıştık.

Gelecek, birileri “Dur” demedikçe bugünden farklı olmayacak. Değişime kendimizden başlayalım o halde. Çünkü tarih yerinde saymaz ve bugünü bir kere daha yaşamana izin vermez.

Bakmadan Geçme