Dünyanın en uzun mezarlığı

Mimari mühendisliğin en takdire şayan örneklerinden biri olan ve günümüzde yılda 10 milyondan fazla insan tarafından...

Mimari mühendisliğin en takdire şayan örneklerinden biri olan ve günümüzde yılda 10 milyondan fazla insan tarafından ziyaret edilen Çin Seddi, yapımı yıllarca süren; binlerce işçi, tutsak, sürgün ve siyasi mahkumun emeğiyle inşa edilmiş dev bir yapıdır. Duvar, eski Çin’in kuzey sınırları boyunca Sarı Deniz’den batıya doğru dağları, çölleri, tarım arazilerini geçerek Tibet sınırına dek ulaşır. Uzunluğu, yaklaşık 21.000 km’dir ve bu, Kuzey Kutbu ile Güney Kutbu arasındaki mesafeden fazladır. Duvarın orijinal adı “Wan Li Chang Cheng”, “on bin mil uzunluğundaki duvar” anlamına gelir. Oldukça etkileyici bir yapı olan bu duvarın çıplak gözle uzaydan görülebildiği ise tamamen uydurmadır.

Kuzeyden gelen göçebe halkların sürekli tehdidi karşısında imparator Qin Shi-Huang, M.Ö. 214’te komutanı Meng Tian’ı üç yüz bin işçi, sayısız mahkum, tutsak ve sürgünle beraber büyük Çin Seddi’nin inşasına gönderdi. Aslında halihazırda İmparator Qin Shi-Huang tarafından Çin birleştirilmeden önce bu topraklarda hüküm süren bağımsız devletler tarafından yapılmış 16 set vardı. İmparator, sadece bu yapıların birleştirilip tek bir duvar haline getirilmesini emretmişti. Böylece bu duvarların zamanla yıkılan kısımları tamir edilip güçlendirildi ve belli aralıklarla gözetleme kuleleri de eklenerek ayrı ayrı duran yapılar, tek bir mükemmel güvenlik duvarı haline getirildi.

Duvarın yapımı, hiç de kolay olmadı ve insan hayatı açısından maliyeti oldukça yüksekti. Her beş kişilik aileden en az ikişer kişi bu büyük inşaatta ya da devletin diğer önemli projelerinde çalıştırılmak üzere işçiler arasına katılmak zorunda kaldı. İş gücü eksikliği nedeniyle aileler kendi tarlalarını işleyemez, vaktinde ürün kaldıramaz, hayvanlarıyla yeteri kadar ilgilenemez hale geldiler. Halk arasında geçim sıkıntısı baş gösterdi. Yani hem gidenler hem de kalanlar mağdur olmuştu.

Suçlular, duvar inşaatına götürülürken yaya ve zincire vurulmuş olarak kilometrelerce yol kat etmek zorunda olduklarından bazıları daha duvara varamadan yolda hayatlarını kaybettiler. İnşaat alanında bulunan kamplar, yiyecek ve barınma açısından yetersiz olduğundan bu kamplarda da hayatta kalmak oldukça güçtü. Yıl içinde hava sıcaklığı 35 dereceden -21 dereceye kadar değişiklik göstermekteydi. Yiyecek kıttı çünkü genelde çorak arazilerde çalışılıyor ve gıdalar uzak mesafelerden kervanlarla taşınıyordu. Yiyeceklerin çok azı kamplara ulaşabilir, uzun yolculuk nedeniyle bazen daha taşınırken hepsi yenilip tükenirdi. Bazen de kervanlar, yolculuk sırasında eşkıya saldırısına uğrayıp soyulurdu.

Yiyecek yetersizliğinden, yorgunluktan, çeşitli yaralanmalardan hayatını kaybeden işçilerin cesetleri, ya temel çukurlarına atılır ya da doğrudan duvarın içine gömülürdü. Bu bakımdan denilebilir ki bu devasa duvar, aynı zamanda dünyanın en uzun mezarlığıdır.

Seddin yapımına kuzeydoğudan başlanıp batıya doğru devam edildi ve önce gözetleme kuleleri inşa edildi. 150 metrekare taban üzerine 12.2 metre yüksekliğindeydiler. İki kule arasındaki mesafe, iki ok atımını geçmeyecek şekilde ayarlandı. Böylece duvarın hiçbir kısmı, okçuların menzili dışında kalmamış olacaktı. Her bir kule, özellikle tehlikeli durumları daha kolay haber almak ve kontrol etmek açısından vadi girişlerine, tepelere ve stratejik noktalara yerleştirildi.

Duvarlar, her yerde aynı malzemeyle inşa edilmedi. Duvarın çoğu kısmı, lös adı verilen ve inşaata pek de uygun olmayan bir toprağın kerpiç haline getirilmesiyle oluşturuldu. Kaya bulunan yerlerde temeller, granit bloklarla atıldı. Bu temel üzerine tuğla ya da taştan bir dış çerçeve yapılıp arası kum ve moloz doldurularak sıkıştırıldı. Gobi Çölü gibi kumul arazilerde duvar; sırayla dizilmiş çakıl, sıkıştırılmış kum ve çölde bulunan ot ve ılgın dallarıyla örüldü. Yani hangi coğrafyada ne tür malzemeye daha kolay ulaşılıyorsa inşaat malzemesi olarak o kullanıldı.

Set yapılırken kullanılan harç, çok özeldi ve zamanla tarifi kaybolmuştu. Efsaneye göre harcın beyaz olmasının nedeni, içine inşaatında ölen kimselerin kemiklerinin katılmasıydı. Tabii ki araştırmalar, bunun gerçek olmadığını ortaya çıkarmıştır. Günümüzde duvardan alınan örnekler incelenmiş; harcın ana malzemesinin yapışkan pirinç ve kireç olduğu öğrenilmiştir. Bu harç, şu an kullandığımız harçlardan çok daha esnek ve dayanıklıdır.

M.S. 7.yüzyılda Tang Hanedanlığı döneminde duvar, yeniden elden geçirilip güçlendirildi. 13. yüzyıl başlarında Song Hanedanlığı döneminde Cengiz Han’ın güçlü ordusunun ilerlemesine iki yıl engel oldu. 14. yüzyıla gelindiğinde duvar büyük ölçüde zarar görmüş, bazı yerleri yıkılmıştı. Ming Hanedanlığı, güvenliğe ve dolayısıyla bunu sağlayan en önemli yapı olan duvara çok önem veriyordu. Tamir edilmesine karar verip kenarına 200’den fazla tuğla fırını inşa ettirdiler. Tuğlaların taş gibi sert olması için bu fırınlar, bin dereceye kadar ısıtılıyordu. Büyük duvar, üretilen bu sağlam tuğlalarla tekrar elden geçirildi ve yıkılan yerler yeniden inşa edildi. Bugün görülen kısımlar, genellikle o dönemden kalmadır.

Çinlilerin kuzey komşusu Mançular, 1644’te Çin’i ele geçirdiler ve duvarın askeri açıdan bir önemi kalmadı çünkü imparatorluk bu gelişmeyle birlikte kuzeye doğru genişlemiş, duvar içerde kalmıştı. Artık Çin’in düşmanları da eskisi gibi kuzeyden değil, denizden gelecekti.

Çin Seddi’nin diğer halkları nasıl etkilediği konusuna gelirsek Çin’in kendi yararına inşa ettiği bu duvar, göçebe halkların toprakları içine giriyor ve Asya Hunlarının en önemli otlaklarıyla bağlantılarını kesiyordu. Bu duruma sinirlenen göçebe halk, sık sık Çin Seddine ve Çinlilerin kuzey garnizonlarına akınlar düzenledi. Setteki askerlerin çoğu, sürgün edilenlerden ve tutsaklardan oluşuyordu. İç çatışmaların askerleri ve devlet bütçesini zorladığı zamanlarda duvarda yeterli insan gücünü sağlamak zor oluyordu. Nitekim imparatorlar öldüğü zaman çıkan politik karışıklık dönemlerinde huzur bozulup ülke zayıflayınca Hun akınları başarılı oldu ve Çin garnizonları yağmalandı. Göçebelerin amacı, durduk yere yağma yapmak değil, hakkını almaktı çünkü Çin, yaptığı bu duvarla onların otlaklarını gasp etmiş; hayvanları için yiyecek bulma olanağını ellerinden almıştı.

Çinliler, özellikle “Mao-tun” olarak adlandırdıkları Mete Han’dan oldukça çekinmişlerdi. Büyük duvar Mete Han’ı durduramamış; Mete seddi aşıp Çin’e akınlarda bulunmuş ve bu yeteneğiyle komşu devletlere de korku salmıştı. Çinliler, kendisi ve ardıllarının hepsine eş olarak bir Çinli prenses vermeyi ve her yıl halkına yeterli yiyecek sağlamayı garanti eden anlaşmalar yaparak akınlardan büyük oranda kurtulmayı başardılar.

Velhasıl bu büyük set, yüzlerce yıl Çin’in kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamak için kullanılmış ve büyük oranda işe yaramıştır. Komünist lider Mao’nun 1966’da başlattığı Kültür Devrimi sırasında diğer tarihi yapılar gibi oldukça zarar görmüş; yerel halk ev, çiftlik, rezervuar ve çeşitli binalar yapmak için tuğlalarını sökmeye teşvik edilmiştir. Günümüzde bütünlüğünü kaybetmiş;artık sınırda bulunmadığından savunmadaki önemini yitirmiş olsa da ulusal bir sembol ve ülkeye turist çeken önemli bir tarihi eser olan Çin Seddi, kilometrelerce uzanan dev bir ejderha gibi boy göstermeye devam etmektedir.

Bakmadan Geçme