Doğru soru

Sizde de oluyor mu bilmem bazen insanın canı hiçbir şey yapmak istemiyor. Öyle bir bezginlik, yılgınlık,...

Sizde de oluyor mu bilmem bazen insanın canı hiçbir şey yapmak istemiyor. Öyle bir bezginlik, yılgınlık, isteksizlik hali çörekleniyor insanın üstüne. “Keyifsizim bugün” diyorsunuz. Eliniz kolunuz kalkmıyor adeta.

Sebebini sorguluyor insan haliyle böyle bir durum yaşadığında. Bir önceki günden kalma bir hal mi ya da bir önceki günün sonucu mu diye. Belki çok yorulmuşsunuzdur önceki gün ve yeterince dinlenemeden yeni güne merhaba demişsinizdir. Belki çok yoğun yaşadığınız bir duygu hali enerjinizi düşürmüştür ya da ne bileyim yeni günde sizi bekleyen işlerin çokluğu nedeniyle bir şevksizlik oluşmuştur, “Nasıl yetişecek bu kadar iş?” diye gözünüzde büyümüştür gün.

Peki, öylece otururken rahat mısınızdır? Yapılacak işler kafanızın bir kıyısında birikmiştir ve “Ben de varım, beni de yapman gerek” diye adeta başınızı kemirip duruyordur. Siz yapmayı öteledikçe öne geçmek için yarış halindedirler. Düşünce, eyleme dönüşünceye kadar sizi rahat bırakmaya da niyetleri yoktur.

Ne yapmalı bu durumda? Belki de bütünü düşünmeyip parçalara ayırmalı yapılacakları. İşe kolay geleninden başlayıp bir ucundan tutmalı yapılacakların. Sıkı bir planlama yapıp temelli yormamalı düşünceleri. “Yapabildiğim kadar” deyip bir esneklik tanımalı insan kendine -Tabi o yapılacak, o gün için elzem değilse-. Zihinsel ve duygusal rahatlama, işin ucundan tutunca şevkinizin artmasına da vesile olacaktır şüphesiz. “Hiçbir şey yapmıyorum” düşüncesi çok ağırken “Çabalıyor ve de devam ediyorum” düşüncesi, insanı daha dinamik kılabilir ve küçük adımlar, küçük işler diğerlerinin de yapılmasına katkıda bulunabilir. En azından yapılacak listesi eksildikçe bakış açısı da değişebilir. “Hiçbir şey yapmadım” yerine “Az kaldı, bitiyor” gibi…

Lakin bütün güdülemelere, çabalara rağmen harekete geçememe durumu da oluşabiliyor bazen. Hiç fark ettiniz mi bilmem. Bu durum, mevsim dönüşümlerinde çokça yaşanıyor. Yani bizi sarmalayan dış dünyadaki iklimsel ve fiziki değişimler, iç dünyamıza yansıyor ve bizde de duygusal çalkalanmalara neden oluyor. Elbette fiziksel olarak da bu hayatımıza yansıyabiliyor. Belki açık havada yapılan kısa süreli yürüyüşler, doğayı temaşa etmek, şöyle insanın kendisiyle kısacık söyleşmesi rahatlamaya ve süreci kolaylaştırmaya yardımcı olabilir. Tabi ben psikolog değilim ama şunu biliyorum ki çoğunlukla yaptığım yürüyüşler, bedenimden çok ruhuma iyi geliyor. Belki de insanın “Gerçekten ne istiyorum? Rahat ve huzurlu hissetmem için nasıl bir yol izlemeliyim? Ne yapabilirim?” diye kendi kendine durum kritiği yapmasını da sağlayabilir yapılan yürüyüşler. Çözüm, her zaman insanın içindedir. Yeter ki doğru soruyu sorup ortaya çıkmasına fırsat verelim…

sonbahar benim dışımda

içimde değil

henüz kurumadı yapraklarım

renklendiğimi görenler

Eylül aldanmışlığı yaşamasın…

Bakmadan Geçme