Doğru Olmayan Sözler-1
Günlük yaşamda konuşurken meramımızı kısa ve etkili bir şekilde anlatmak çok önemlidir. Bunu başarmak, konuştuğumuz dildeki...
Günlük yaşamda konuşurken meramımızı kısa ve etkili bir şekilde anlatmak çok önemlidir. Bunu başarmak, konuştuğumuz dildeki yeterliliğimize bağlıdır. Çok uzun bir konuyu, bir veya birkaç kelimeyle ifade ettiğimiz deyim ve atasözleri, bulunmaz bir nimettir.
Günlük dilde, kültürümüzde yer etmiş ve genelde bir hikayeye dayanan birçok atasözü ve deyim kullanırız. Doğru diye kullandığımız fakat anlamı çok farklı ve yanlış olan sözlerimizin farkında mıyız?
Gelin dilimize yer etmiş, anlamı doğru olmayan sıkça kullandığımız sözlere bir göz atalım.
1-Üzümünü Ye, Bağını Sorma!
İlk başta akla gelen; yediğin, içtiğin ve faydalandığın şeylerin nereden geldiğini ve kaynağını araştırma diyen bir anlamı vardır. Bu söz, gerek insani açıdan gerekse dini açıdan sorunlu ve yanlıştır.
İnsanın hakkı olmayan bir şeye el uzatması uygun değildir. Dinimizce de haramdır. Nitekim Rabbimiz, “Ey İnsanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyiniz” buyurmaktadır. (el-Bakara 168)
Peygamber (s.a.v.) ise, “ Helal bellidir. Haram da bellidir. Fakat bu ikisi arasında (helal veya haram olduğu net olmayan) şüpheli şeyler vardır ki pek çok kimse onları bilemez. Şüpheli şeylerden kaçınan kimse, dinini ve saygınlığını korumuş olur. Şüpheli şeylerden sakınmayan kimse ise zamanla harama düşer” demiştir. (Buhari İmân 39)
Halife Hz. Ömer’e bir bardak süt ikram edilir. İçtikten sonra sütün nereden geldiğini sorar. İkram eden: “Filan yerdeki bir suyun yanına gitmiştim. Orada çobanlar vardı ve zekat alınan develeri sulamak için oraya getirmişler… Develerin epeydir sağılmayan ve akan sütlerini sağdılar ve bana da verdiler. Bu süt oradandır” der. Bunu duyan Hz. Ömer, parmağını boğazına atarak kusar ve midesinde ne varsa boşaltır. Getirene de kızar.
Şüphesiz sözlerine, yediğine ve içtiğine dikkat etmeyen kimsede kulluk heyecanı ve huzuru kalmaz. Haram ve şüpheli şeylerden sakınmazsak kalbimize gaflet sirayet eder.
Gün görmüş büyüklerimiz; “Yerken boğazından girene, konuşurken ağzından çıkana dikkat et!” buyurur. Bu söz, bilinçaltımıza etki ederek hak ve helal hassasiyetimizi aşındırmaktadır. Dikkat edilmez ise bizi “Haram, helal ver Allah’ım, kulların yer Allah’ım!” zihniyetine taşır.
Hal böyle ise bize yakışan, üzümünü yiyip bağını sormamak değil, aksine önümüze konan, yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin nereden geldiğini ve kaynağını sormaktır. Yani “Bunda bir canın hakkı var mı yok mu? Bana helal mi değil mi?” diye düşünmek ve sormak en güzelidir.