Derdim Var Deme!

Bugün yirmiyedi Mayıs ikibinondokuz, günlerden Pazartesi. Stresli hafta başlarından biri, tatil rehavetinin üzerimizden daha atamadığımız günlerden...

Bugün yirmiyedi Mayıs ikibinondokuz, günlerden Pazartesi. Stresli hafta başlarından biri, tatil rehavetinin üzerimizden daha atamadığımız günlerden ilki. “Off ya kim şimdi işe gidecek!” “Çok erken kalkıyorum (kaçta? 08.30 da)”, “beni hiç aramıyor” gibi hayatımıza dair daha neler nelerle bileisteye kıymetli anlarımızı mutsuz etmek için çabalıyoruz. Zaman kaybına mı yanalım? Saçma sapan işlere takılıp kaldığımıza mı?

Geçen hafta içi (21.05.2019 Salı) hayırsever kardeşimizin biri Ödemiş Zihinsel ve Bedensel Engelsiz Yarınlar Derneğinin üyelerine çok da titizlikle hazırlanmış güzel bir iftar yemeğine beni de davet etmişlerdi. Orada olup o insanları sizlerin de görmenizi çok isterdim. Tanrı bu güzel yürekli kardeşimizin ayağına taş değdirmesin inşallah.

Genci yaşlısı onlarca özel insan ve yanlarında kâh annesi kah babası yardımcı olmaya çalışıyorlar. O an onları görmeniz ve özel çocuklara sahip olan aileleri daha iyi anlamamız için yeterli anlardı inanın. Dernek başkanı sevgili dostum Serpil hanımın canla başla çırpınışını hem gözlerimle gördüm. Hem de insanların arasında dolaşırken o değişimi ve hayata tutunuşların da kendisinin çok büyük özverisini öğrenme imkânı buldum.

Kendisinin de özel bir evladı olması hasebi ile bana şunu söylediğinde öncelikle anlamamıştım; “ancak bizleri bizim gibi evlatlara sahip olanlar anlar” dediğinde işin aslı çok da kestirememiştim. Oysa o gece gördüm ki; öyle bir evlada sahip olmak ayrı bir sabır sevgi isterken, onlarca ailenin evlatlarına da umut olmak için ayrı bir yürek güzelliği ve anne şefkati gerekiyormuş. Yoksa inanın zor işler, hem duygusal manada, hem maddi manada ve de üstelik sosyal aktivitesi kısıtlı olmasına rağmen, şehir içi ve dışı gezileri ile de içlerine kapanmış ruhları bir nebze olsun özgürce uçurabilme imkânı yaratıyorlar. E bunun için elbette önce yardım eden yüce gönüllere, sonrasında da şehrimizin kıymetli mülkü amirlerine çok teşekkür etmek gerekir. İzin vermeleri, araç tahsis etmeleri, kampanyalar düzenlemeleri bunların hepsi iyi bir önderiniz varsa sonuçlanan hizmetlerdir ki; okurlarımın önünde emeği geçen herkese öncelikle Dernek Başkanı Serpil Aksoy Baştürk’e çok çok teşekkür ediyorum. Yolları uzun ve zor. Tanrı yar ve yardımcısı olsun hepsinin.

Bizlerin yapacağı en güzel şey, şehrin orta yerinde olan derneklerini arada ziyaret etmek, varlıklarını hissettirmek, kıymetli olduklarını bilmelerini sağlamak olmalıdır. İnsanların çocuklarına acıyan gözlerle bakılması ve kısıtlı imkanlar verilmesinin önüne geçilmesinin tek yolu. Onlarla hayatı paylaşıp aramızda sosyalleşmelerini sağlamaktır.

Özel evlatlara sahip olan, doğuştan ya da sonradan çok zor hayatın içine giren ailelerin fertlerinin de çok sağlıklı olduğunu düşünmek ya da normal olduklarını sanmak kesinlikle yanlış olur. Ben o yemekte onca evladı gördüğümde Tanrıma onlar için de dua etmişsem de kendim ve evladım için de dua ettim. Çünkü hepimiz engelli adayıyız unutmayalım. Ve böyle birine hizmet etmek ya da böyle özel biri olarak hayata devam etmenin ağırlığını kaldırabilmek koca bir sabır, metanet, sevgi ve şefkat gerektirir.

Daha önce de küçük bir lösemi hastası olan kızımızdan bahsetmiştim. Okuyanlar anımsayacaklardır. Etrafımıza kafamızı bir kaldırıp bakalım hanımlar ve beyler. Kimler neler yaşıyor, Tanrı nelerle sınıyor. Halimize şükretmek yetmez. Özel insanlar için hasta evlatlarımız için neler yapabiliriz bunlara biraz kafa yoralım mümkünse. Ve saçımın duruşu, gözümün rengi, onun pırlantası, bunun karısı, şunun arabası gibi dünya hayatımızı teslim ettiğimiz noktalardan sıyrılalım biraz. Çıkarın kafanızı kumdan hem oksijen alır hem de çevrenizde neler olup bittiğini anlarsınız.

Derdim var demeyin ne olur. İnsanlar öyle dertlerle karşınıza çıkar ki; derdim çok büyük dediğinize utanırsınız. Aynen o gece benim içimin daralması, her yediğim lokmanın boğazıma düğümlenmesi gibi. Ki beni dostlarım bilirler; Polyanna (Polyanna’nın hikayesini; En kötü zamanlarında bile babasının kendisine öğrettiği mutluluk oyununu oynayan küçük bir kızın hikayesidir.) gibi her şeyin iyisini alan, art niyet beslemeyen, kederi bile başım gözüm üstüne deyip karşılayan bir ruh olmama rağmen, çok nadiren de olsa arada üzüldüğüm ve dert ettiğim şeylerden utandım.

Tanrı, beynindekini yüreğinin sevgi odacıklarında güzelleştirip, kelamını şiir tadına dönüştüren insanlarla karşılaştırsın inşallah.

Sevgiler

Bakmadan Geçme