Derbi var abi!

'Abi akşam derbi var çıkamam!' dedi. 'Ne derbisi?' dedim. 'Abi senin dünyadan haberin yok mu! Maç...

“Abi akşam derbi var çıkamam!” dedi. “Ne derbisi?” dedim. “Abi senin dünyadan haberin yok mu! Maç var, maç” diye devam etti. “Ne maçı” dedim devamla. “Hakikaten dünyadan haberin yokmuş! Galatasaray ile Fenerbahçe’nin maçı var” dedi hafiften kızarak.

Aslında biliyorum ama emin olmak için derbi’nin (derby) anlamına baktım sözlükten. İngilizce bir terim. Bir iki farklı anlamı ile kullanılıyormuş: “Yılda bir kez yapılan, üç yaşına gelmiş atların katıldığı yarış”, “Aynı şehrin takımları arasında oynanan oyun” ve “Büyük takımlar arasında oynanan oyun”

Spor’un tüm dünyada ilgi gördüğünü bilirsiniz. Bunu söylemeye gerek yok.

Fakat “TV’de maç seyretmek spor mudur?” diye sorarsam ne dersiniz bilemem.

Resim yapmak ile sergi gezmek, bir müzik aleti çalmak ile bir müzik parçası dinlemek arasında nasıl bir fark varsa, futbol oynamakla izlemek arasında buna benzer bir ilişki vardır.

Futbol, tüm dünyada önemli bir sektör olmuştur. Bu işte büyük paralar dönmektedir. Hatta mafyatik ilişkilerin de futbolda önemli roller üslendiğini duyarız.

Ben de çocukluk ve gençliğimde takım tutardım ama şimdilerde yenen kazansın diyorum. Hatta ilgilenmiyorum desem yeridir.

Futbolcu ile antrenör parayı kim veriyorsa o takım için çalışıyorsa taraftara ne oluyor. Daha önce de yazdım: Kendi ilimizin takımını tutabiliriz ama Türkiye’de milyonlarca İstanbullu olmayan insan niçin İstanbul takımlarının ardından gider anlayamıyorum.

Olaya böyle bakınca bence İzmir ve ilçelerinde Altay ve Karşıyaka gibi takımların futbol okulları açmasının desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü taraftarlık bir hastalık ve bu hastalık insana küçük yaşlarda bulaşıyor.

Ben TV başında 2 saat oturup maç izlemem ama vaktim varsa ve durumum uygunsa Ödemişspor’un maçlarını izlerim. Önceki hafta yapılan Çiğli maçını Eskişehir gezisinde olduğum için izleyemedim. Ama maçla ilgili haberleri, maçı izleyen arkadaşlardan öğrendim.

Maçta çıkan olaylar nedeniyle 1 maç seyircisiz oynama cezası aldık.

Çiğli maçında çıkan olayları duydukça, ‘nasıl olur da koca koca adamlar böyle ergen işleri yapar!’ diye kendi kendime sorarım.

Neymiş efendim önceki yıllarda Çiğli’de yapılan maçta şöyle böyle olaylar olmuş da Ödemiş’teki olaylar da o olayların devamı imiş!

Ben bazen maçı izlemeyi bırakır seyircilere takılırım. Dediğim gibi koca koca adamlar o sahada adeta çocuklaşıverirler. Sanırsınız ki dünyanın en önemli olayları sahneleniyor o sentetik sahada!

Diyeceksiniz ki “bizim neyimiz doğru?”

Doğru işlerimiz ve doğru insanlarımız yok değil ama yanlış işlerimiz ile yanlış adamlarımız daha çok gibi sanki…

Cumhuriyetimizin kurucu liderlerinden İsmet İnönü’nün “Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur” sözünü çok severim.

Demokrasimiz, iyi insanların yöneticilik yapmasına yeterli değil gibi sanki.

Derby’de olaylar çıkmış… Takımlar ve taraftarlar birbirine girmiş.

Maçın ilk onbirine baktım. Takımların ilk onbirinde iki üç tane Türk vardı. Bilmiyorum onlar da yurtdışındaki takımlardan mı Türkiye’ye geldiler!

Hangisi yenerse yensin!

Yazımın sonunda sorayım: Ödemişspor’da kaç Ödemişli oyuncu var biliyor musunuz? Ve bizim ilçemizin sağlam bir spor altyapısı var mı!

Ödemişspor’un Ödemiş halkına maliyetini sormayacağım! Ama şunu sorabilirim: Bu bir iki yıllık maliyet ile örneğin Zafer Mahallesi’ndeki okul sorunu sona erer miydi!

Bakmadan Geçme