Çözüm…

Son 10-15 yıldır insanlarımızın ve ülkemizin başı, dertten bir türlü kurtulmuyor. Ülkemizi yönetenler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş...

Son 10-15 yıldır insanlarımızın ve ülkemizin başı, dertten bir türlü kurtulmuyor. Ülkemizi yönetenler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ayarları ile oynadılar. Yeni getirilen uygulamalar, bir türlü dikiş tutmadı.

Dış politikada Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilanından sonra başarı ile uyguladığı barışçı “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” politikası terk edildiğinden beri neredeyse tüm komşu ülkelerle düşman olduk. Bu durum, terör örgütlerinin komşularımız tarafından desteklenmesine, güçlenmesine yol açarken ülkemiz terörle savaşmak, enerjisini ve parasını bu alana harcamak zorunda kaldı. Binlerce insanımızı şehit verdik. Komşularımızla barış içinde, iç işlere karışmadan bir arada yaşamak varken ordumuzu savaşa sokmak durumunda kaldık.

İç politikada ise bireysel ve kurumsal olarak işlenen suçlarda tarihimizde görülmemiş rakamlara ulaştık. Cezaevleri tıklım tıklım doldu. Her yıl yeni cezaevleri yapmak zorunda kaldık. Özellikle kadın cinayetlerinde, çocuk istismarlarında büyük artışlar oldu. Başka ülkelerde işlenen suçlar azalırken bizim ülkemizde arttı. Bunun elbette bir açıklaması olmalıdır.

Hukuk Fakültesi’nde okurken Kriminoloji (Suç Bilimi) dersimiz vardı. O ders kitabında okuduğum bir araştırma, beni çok etkilemişti. Bu araştırmayı sonradan katıldığım bazı sosyal içerikli toplantılarda hep anlattım.

Cezaevlerinde bulunan hükümlüler üzerinde yapılan bu araştırma sonuçları, suç işleyen insanların büyük çoğunluğunun eğitimsiz, işsiz (yeterli para kazanamayan) ve kırsal kesimden çıktığını söylüyor ve suçların nasıl önleneceği de aslında açıkça gösteriyordu.

Öncelikle tüm gençlerimizin eğitimine önem verilmeli, gençlerimiz öncelikle çağdaş ölçütlerde bir eğitimden geçirilmelidir.

İkincisi, herkes bir iş sahibi ve kendisini, ailesini geçindireceği oranda gelir sahibi yapılmalıdır.

Üçüncüsü de kırsal kesimler, şehirlerdeki olanaklarla her yönden donatmalıdır. Köy-şehir ayırımı kalmamalı, insanlar iş bulmak, karın doyurmak için şehirlere göçmek zorunda kalmamalıdırlar. Ancak maalesef hükümetler bunları yapıp suç işlemenin önüne geçeceği yerde yeni cezaevleri yapıp bunlarla övünmeyi tercih etmektedirler.

Cumhuriyetimizin kurucu ayarlarından sapıldıkça, Atatürk ilke ve devrimlerinden uzaklaşıldıkça ülkemizin ve insanlarımızın üstüne kara bulutlar çökmeye devam etmektedir. Çözüm, Mustafa Kemal Atatürk’ün tam bağımsızlıkçı, antiemperyalist, üretime dayanan bir ekonomi, barışçı iç ve dış politikalarına dönmekten geçmektedir.

Usta tiyatrocu Ali Poyrazoğlu bir konuşmasında; “Paranın gerçek mi yoksa sahte mi olduğunu anlamak için parayı ışığa tutup içindeki gizli Atatürk’ü gördüğümüzde paranın gerçek; görmediğimizde sahte olduğuna kanaat getiriyoruz. Ben de bazı insanların ve hükümet edenlerin de ne olduğunu anlamak için içlerine ışık tutmak gerektiğini düşünüyorum. İçlerinde Atatürk sevgisi ve benimsenmiş Atatürk ilkeleri varsa onlar iyi insanlardır, iyi hükümetlerdir” diyor.

Usta oyuncunun iyi hükümet, iyi insan çözümlemesinden yola çıkarsak iyi iç ve dış politikalar da kurucu iradeye uygun Atatürk devrim ve ilkelerinden sapmamış olanlardır.

Bakmadan Geçme