Çomça gelin, matruşka, daruma ve diğerleri

Tüm dünyada çocukların en büyük eğlencesi, oyuncaklar ve özellikle oyuncak bebeklerdir. İlk olarak ne zaman yapıldığı...

Tüm dünyada çocukların en büyük eğlencesi, oyuncaklar ve özellikle oyuncak bebeklerdir. İlk olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte bebek yapımının insanlığın başladığı zamanlara kadar dayandığı düşünülmektedir. Tarih boyunca bebekler, birçok farklı biçimde ve amaçla üretilmişti. Tarihöncesi insanlar, kilden ve taştan küçük insan figürleri yapmışlardı. Bu ilk bebeklerin çocukları oyalamak için yapılmadığı, bu minyatür insan figürlerinin kutsal anlamlar taşıdığı, tanrıları simgelediği, bunların dinsel törenlerde ve büyü yapımında kullanıldıklarına inanılmaktadır. Örneğin Afrika’da bebekler; tanrıların, ataların habercisiydiler ve bu nedenle ritüellerde kullanılırlardı. Amerika’da bulunan kaktüs ve ağaç köklerinden yapılmış “kaçina” adlı bebekler, insanların gereksinimlerini sağlayan tanrıları simgelerdi. Gelişigüzel yapılmış ve belirli bir kişiyi temsil eden bebeklere iğne batırmak şeklinde gerçekleştirilen “vudu büyüsü” de bebeklerin büyülerde kullanımına en güzel örnektir.

Bebeklerin kutsal ayinlerde kullanımı, yüzyıllar sonraki kültürlerde de görülür. Örneğin Orta Asya şaman uygulamalarında şamanlar, hastaları iyileştirmek ve çeşitli şeylerden korunmak adına tılsım yapmak için bebeklerden yararlanırlardı. Bazı kültürlerde yağmur yağması için yapılan törenlerde bebeklere büyüsel anlamlar yüklenirdi. Şimdilerde yavaş yavaş unutulmaya yüz tutsa da Anadolu’da bu eski adetlerin yansımaları “çomça gelin”, “çaput adam”, “kepçe kadın”, “bodibostan” gibi bebeklerde görülür.

Mısır, Yunan, Roma ve ilk Hıristiyanlarda çocuk mezarlarına konulan bebekler; dönemin sanatı, inanışı, sosyal yaşamı, mezarda bulunan kişinin ailesinin ekonomik durumu ve benzeri konular hakkında birçok bilgi verir. Mısır mezarlarında düz tahta parçalarından oyulmuş, geometrik şekillerle süslenmiş, saçları kil ya da tahta boncuklardan oluşan bebekler bulunmuştur. İleriki dönemlerde ise bu bölgede papirüs ve paçavralarla doldurulmuş ketenden yapılmış bebeklere rastlanır.

Eski bebekler, akla gelebilecek her tür malzemeden yapılmıştı. Örneğin tahtadan, ağaç kökünden, kilden, kaymaktaşından, kemikten, fildişinden, su kabağından, fındık ve ceviz gibi kabuklu yemişlerden, mısır koçanı ve yapraklarından, deriden, ayrıca paçavralardan yapılabiliyorlardı. Bunların yanı sıra ilerleyen çağlarda tığ işi, yünden örülmüş, renkli kumaşlarla yapılmış ve giydirilmiş bebekler yapılmaya başlandı.

Antik Yunan’da genç kızlar, çocukluktan çıkıp yetişkinlerin dünyasına girmek için bir ritüel ile bebeklerini tanrıçalara sunarlardı. O dönem erken evlenildiği için bu tür törenler, genellikle evlilik arifesinde yapılırdı. Yunan ve Roma bebekleri, dayanıklı malzemelerden insan formuna daha benzer şekilde hatta bazen kol ve bacakları hareket ettirilebilecek şekilde detaylı ve kaliteliydi.

Ortaçağ Avrupa’sında bezden, kilden, camdan ve kalaydan yapılmış figürlere kurşundan dökülmüş askerler eklendi. Ticari amaçla bebek üretilmeye ise ilk defa 1413’te Almanya-Nürnberg’de başlandı. 1700’lerde insanlar giyimlerine daha çok özen göstermeye başlayınca o dönem Fransa’da zenginler ve saraylılar için tasarlanan kıyafetleri sergilemek için bebekler kullanıldı.

Bebekler, zamanın modasından da etkileniyordu. Hangi dönemde hangi kıyafetler modaysa ve kadınlar nasıl giyiniyorsa bebekleri süsleyen kıyafetler de o tarzda dikiliyordu. Bebek yapımı, zamanın modasına göre şekillendiği gibi dönemin ünlü kişilerinden de etkileniyordu. Buna en güzel örnek, eskiden kahverengi camdan imal edilen bebek gözlerinin İngiliz Kraliçesi Victoria’nın gözlerinden esinlenerek mavi üretilmeye başlanmasıydı.

Tarih boyunca refah seviyesi yükseldikçe bebeklerin kalitesi ve fonksiyonları da artmıştır. 19. yüzyılda bebeklerin başları porselen ya da seramikten, gövdeleri ise kösele kaplı tahtadan yapılmaya başlandı. Başları dönebiliyor, gözleri açılıp kapanabiliyor, kol ve bacakları hareket edebiliyordu. Hatta bu yüzyılda yürüyen ve Edison fonografı sayesinde konuşan bebekler de üretilmişti. Gelişen teknoloji ve artan talep sayesinde bu dönemde Avrupa’da milyonlarca bebek satıldı.

Bazı kültürlerde bebekler; sadece çocukları eğitmek, oyalamak için birer araç olarak kullanılırken bazı kültürlerde bunlara farklı değerler atfedilmiştir ve bu toplumları temsil eden ünlü bebekler vardır. Kültür ve geleneklerine oldukça bağlı olan Japonlarda bebeklerin de köklü bir yeri vardır. Japonya’da bebekler, sadece bir süs eşyası ya da çocuk oyuncağı olmayıp halk için özeldir ve hayatlarının bir parçasıdır. Bu kültürde bebeklerin birçok türü bulunur. Bunların hepsi, farklı bir şeyi sembolize eder ve bu yüzden toplum nezdinde hepsinin ayrı bir yeri vardır. Bazıları ataları ve gelenekleri hatırlatır, bazıları törenlerde kullanılır, bazıları yetişkinler tarafından önemlidir çünkü çocuklarını koruduklarına inanılır. Bazıları ise şans getirdiğine inanıldığı için değerli görülür.

En ünlü Japon bebekleri; “kokeshi”, “hina” ve “daruma” bebekleridir. Bunlardan hina bebekleri, “hinamatsuri” adı verilen oyuncak bebek festivalinde sergilenir. Bu festival, özellikle kız çocuklarının sağlıklı büyümesi, parlak bir geleceğinin olması için düzenlenir. Erkek çocuklar için de “tango nosekku” adı verilen bir festival vardır. Bu festivalde de geleneksel Japon savaşçı kıyafeti giydirilmiş, silah ve zırhlarla süslenmiş “musha” adı verilen bebekler öne çıkar.

İçinden çıktığı kültürü tanıtan bir başka bebek de artık Rusların iç içe geçmiş “matruşka” bebekleridir. El yapımı ve oldukça süslü bu bebekler, ülkenin folklorik geçmişini yansıtır ve Rusya’nın simgesi haline gelmiştir. Bizim matruşka dediğimiz kelimenin aslı, “matryoshka”dır ve “küçük anne” anlamına gelir. Birbirinin içine geçmiş bu bebekler; aileyi, doğurganlığı, aile mirasını taşıyan anne zincirini ve farklı kuşakları temsil eder.

Tarihin en ünlü, en tanınmış ve belki de en çok satılan bebeği ise Mattel oyuncak firması sahipleri Elliot-Ruth Handler’in 1958 yılında ürettikleri, kızları Barbara’nın adından esinlenerek piyasaya Barbie ismiyle sürdükleri bebektir. Barbara, zamanın melek yüzlü bebekleriyle oynamak yerine moda dergilerinden kestiği yetişkin kadın resimleriyle oynuyordu. Bu durum, annesinin aklına modern görünümlü, makyajlı, kıyafetleri dönemin modasını yansıtan, genç kız şeklinde bir bebek üretme fikrini getirdi. Handler çifti, Barbie bebeği 1959’da New York Amerikan Oyuncak Fuarı’nda sergilediler. Çağdaş, özgür, güvenli bir kadını temsil eden bu makyajlı bebek önceleri seksi bulunduğu, genç kızları gerçekdışı fiziki ölçülere yönlendirdiği ve gençlerin güzellik algısını etkilediği için birçok ülkede tepkilere, tartışmalara yol açsa da satışları patladı ve dünyanın en çok satan bebeği haline geldi.

Velhasıl zamana göre dini, eğitsel ve eğlence aracı olarak kullanılan bu küçük insan figürleri, 20. yüzyılda plastiğin hayatımıza girmesi ve Barbie bebeğin ortaya çıkmasından sonraki süreçte büyük bir sektöre dönüşmüştür. Binlerce yıldır günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olan bebekler, günümüzde oyuncak müzelerinin de en önemli parçalarındandır ve farklı zamanların kültürleri, giyimleri ve yaşamları hakkında bizlere bilgi verir. Ayrıca bebekler bazı insanların o kadar ilgisini çeker ki bebek koleksiyonculuğu, dünyada yaygın bir hobi haline gelmiştir.

Bakmadan Geçme