ÇOCUKLARIMIZ…
Bir toplumun geleceğini çocuklar, gençler belirler. Çocuklarımızı ne kadar iyi yetiştirirsek toplumun geleceği de o kadar...
Bir toplumun geleceğini çocuklar, gençler belirler. Çocuklarımızı ne kadar iyi yetiştirirsek toplumun geleceği de o kadar aydınlık olur. Bu yüzden benim sık kullandığım bir deyim vardır. Gençleri olmayan bir kurumun geleceği de olmaz. Akıllı, ilerisini gören, toplumun geleceğini düşünen liderler çocukların gelişimine, gençlerin eğitimine büyük önem verirler.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu iki dünya savaşında da en çok çocukların zarar gördüğünü, bunun toplum yaşamında giderilmesi zor yaralar açtığını düşünerek Çocukları koruyacak bir sözleşme hazırlamış, 20 Kasım 1989 tarihinde kabul etmiştir. “Çocuk hakları Sözleşmesi” adını taşıyan bu sözleşme 2 Ekim 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu 142 ülke bu sözleşmeyi kabul etmişlerdir. Sözleşmeye göre “18 yaşına kadar olan her insan çocuk sayılır, Tüm dünya çocukları dil, din, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, siyasi, sosyal sınıf ayrımı yapılmaksızın bu sözleşmede belirlenen haklardan yararlanırlar. Çocuklar özel olarak devlet tarafından korunur, devletler onların fiziksel, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı ve özgür yetişmesi için her türlü önlemleri almak zorundadırlar. Çocuğun kişiliğinin gelişmesi ve eğitilip iş ve meslek sahibi olması için anne babasının denetim ve gözetiminde her türlü önlem alınır. Eğitimin ilk aşaması zorunlu ve ücretsizdir. Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunur, belli bir yaştan önce cinsiyeti ve yaşına uygun olmayan işlerde çalıştırılmaz. Çalışma hayatı çocuğun eğitimine asla engel oluşturmayacak şekilde düzenlenir. Eğitimleri ırk, din ve başka ayırımcılık duygularından uzak, insanlar arası anlayış, dostluk, barış ve evrensel kardeşlik bilinci oluşturacak şekilde verilir.”.
Bu sözleşme Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş,2Ekim 1995 tarihinde uygulamaya sokulmuştur. Usulüne uygun olarak mecliste kabul edilen uluslararası sözleşmeler anayasamıza göre iç hukuk hükmündedir. Türkiye bu sözleşme koşullarına uymak zorundadır.
Ama Birleşmiş milletler raporlarına ve iç istatistik sonuçlarına baktığımızda çocuklarımıza gereken önemi verdiğimiz söylenemez. UNICEF’in 2016 yılı raporlarına göre ülkemizde doğan her 1000 çocuktan 13’ü yaşamını kaybederken, bu rakam Almanya’da 3, Norveç’te 2’dir.
Yine Birleşmiş Milletler raporlarına göre okul öncesi eğitimde olan 3-5 yaş öğrenci oranı OECD ülkelerinde %76 iken bizde sadece %9 civarındadır. Çocukların eğitimine harcadığımız rakamlar da çok düşük düzeydedir. Özellikle kız çocuklarımızın okula gitme oranı düşüktür. Küçük yaşta evlendirilmekten, istismar edilmekten, çalıştırmaktan çocukları yeterince koruyamamaktayız.
Özetleyecek olursak; Çocuklarımıza gereken önemi vermediğimiz, onlara karşı devlet olarak görevlerimizi tam yapamadığımız ortadadır. Ülkemizin ve devletimizin geleceğini düşünüyorsak çocuklarımıza ve gençlerimize gereken ilgiyi, eğitimi en iyi şekilde vermeliyiz. Çünkü iyi yetiştirilmiş bir gençliği olmayan ülkelerin geleceği de olmaz.