ÇOCUĞUN GURBETİ

' Gurbet elde bir hal geldi başıma ağlama gözlerim Mevla'm kerimdir…' Hayalhanem ve Hayalbaz adını verdiğim...

‘ Gurbet elde bir hal geldi başıma ağlama gözlerim Mevla’m kerimdir…’

Hayalhanem ve Hayalbaz adını verdiğim köşemde Gurbetçiler başlığında bir yazı yazmıştım. Bu yazının bir bölümü geçen yıl gazetemizde de yayınlanmıştı.

Burada yabancı bir ülkede yabancı olmanın zorluklarına bir nebze de olsun değinmiştim.

Genellikle, hep büyüklerin iş güç durumları için gurbete gittikleri uzun uzun anlatıldığında ben bakışlarımı dikkatimi büyüklerden ziyade çocuklara yönlendirip konuyu bir küçüğün yüreği gurbette nasıl çarpar nasıl cızlar bu konulara da kendimce değinmek isterim.

Kelebek Etkisi adını vermiş olduğum bu köşemde de bu sefer istedim ki yabancı bir diyarda gurbette bir çocuğun Müslüman olmasını kendimce işledim. Almanya’da 1967’de genelinin Katolik inancına sahip olduğu bir sınıfta tek Türk ve Müslüman olan Ali’nin din derslerine gelen Papaz Efendi’yi Allah’a duyduğu sevgi ile etkilemiş olmasını anlatmak istedim. Bir küçük kalbin içindeki Yaradan’a duyduğu kuvvetli iman karşısında Papaz’ın duygulanıp gözyaşlarına engel olamaması aslında bana bir kere daha insankardeşi olarak çok önemli ortak noktamızı düşünmeme vesile oldu.

Allah’ı tarif edin sorusu karşısında sınıfın sessiz kalması durumunda Papaz’ın bu sorunun cevabını bize Ali anlatsın demesi üzerine Müslüman bir dedenin torunu olarak yetiştirilen Ali’nin cevabı şöyle olmuştur: Allah tektir, muktedir olan yalnız odur. O’ndan korkulmaz; O sadece sevilir diye yanıtı karşısında çok etkilenen Papaz, işte tam da böylesi bir açıklamayı işitince duygulanıp gözleri dolar.

Bir Mevlevi olan dede torununa sevgi dolu Allah inancını öylesine işlemiştir ki çocuk denilen yaşta Yaradan’ı tanıması çok sevmesi ve arkadaşlarına da anlatması Ali’nin yıllar sonra Mevlevi olacağının da ilk sinyalleridir.

Gönül ibadeti, kavramını bizzat yaşayan hayatına yaşam felsefesi olarak nakşeden Ali bugün pek çok inanç sahibi ile Allah’ın birliği sevgi dolu olmasını konuşuyor.

Çocuk deyip geçmemek lazım, dede torun ilişkisinin bağı Yaradan kul ilişkisine evrilip; oradan tüm hayata sirayet etmesi sanırım tesadüf olmasa gerek, ne dersiniz ?

Bir çocuk kalbi iman ve sevgi ile harmanlanırsa geleceğinin de sağlam temelleri atılmış oluyor. Sevgi anlayış iman ile birleşince ne güzellikler yaşanıyor, keşfedip fark edebilene ne mutlu ; …

Gurbetin zorluğunu ufak yaşta öğrenmiş olduğu iman zenginliği ile kamufle edebilen çocuk yüreği, kimbilir nice yüreğe tercümandır.

Dünün çocuğu bugününün 59 yaşındaki beyefendisi halen her konuşmasında rahmetli dedesinin torunu olmaktan gurur duyar.

Gurbet hasret üzerine nice türkü yakılmıştır; ama bir çocuğun gurbet yolculuğu gurbette yaşadığı onca zorlukları yıllar sonra tekrar anmak bendenize de doğrusu bambaşka bir gurbet yaşattı.

Sizler hiç gurbetin hasretin çaresizliğini yaşadınız mı, burnunuzun direği sızladı mı, sevdiklerinizden uzakta kalbiniz özlemle yandı mı; bunları bilemem hepimizin hayat hikayesi birbirinden çok farklı olsa da acının ızdırabın tadı hep aynı; yetişkinin yaşadığı gurbet acısı ile çocuğunki de apaynı !

Bakmadan Geçme