CİMER’e şikayet edeceğim!

Yazı konusuna girmeden önce size ilginç geleceğini sandığım birkaç alıntı yapayım. “Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki...

Haber

Yazı konusuna girmeden önce size ilginç geleceğini sandığım birkaç alıntı yapayım.

“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bize büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler, kuralları boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar” Hesiod M.Ö. 800

“Çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, tiranı… Anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar, onlara itiraz ediyorlar, destek olmak yerine laklak yapıyorlar, şapır şupur yiyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar” Sokrates M.Ö. 399

“Bugünlerde gençler, kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar” Aristo M.Ö. 350

Türkiye’de yetişen Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da şunları söylemiş:

“Sümer tabletlerinde ‘Bu gençlik nereye gidiyor?’ yazısını gördüğümden beri gençleri sorgulamıyorum…”

Şimdilerde X, Y, Z kuşağı olarak adlandırmalar yapılıyor ama biz, 68 ve 78 kuşağını biliriz… 68 kuşağında çocuk, 78 kuşağında ise genç idik…

’68 kuşağı’, özellikle Fransa’da çıkan öğrenci olayları ile bağlantılı olarak bu adlandırmayı alır.

1968 Mayıs olayları, Fransa’nın yakın tarihinin en önemli kırılma noktalarından birini oluşturmaktadır. 1968 Mayıs ve Haziran aylarında Fransa’da sağcı De Gaulle iktidarına karşı Paris Üniversitesi’nde başlayan öğrenci hareketi, giderek büyümüş ve işçi kesimin desteğini alarak ülke çapında ayaklanmaların, fabrika işgallerinin ve genel grevin yaşanmasına yol açmıştır. Olaylar, meclisin lağvedilerek seçimlerin yeniden yapılmasıyla sonuçlanır.

Fransa’da ortaya çıkan bu olay ve düşünceler, Avrupa ve doğal olarak Türkiye’de de etkisini gösterir.

60 Anayasası’nın özgürlükçü ortamının etkisiyle de adı popülerleşen Deniz Gezmiş başta olmak üzere çok sayıda gençlik önderi, üniversite gençliğinde sol düşüncelere önderlik eder.

Özetle 68 gençliği, 1960’lı yılların içinde bulunduğu ve tüm dünyada esen özgürlük akımından ve savaş karşıtlığından etkilenmiş bir gençlik akım olarak bilinir.

Anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı bir yönü vardır. ‘Masum’ öğrenci olayları, zamanla siyasallaşmıştır.

1970 darbesinin ardından toparlanan sol düşünce, 75’ten itibaren yeniden kültür, sanat ve siyasal ortama hakim olmaya başlamıştır. 60’larda görülmeyen silahlı olaylar 76’dan sonra artarak büyümüş, 1980 askeri darbesine zemin olarak kullanılmıştır.

Olayların çıkışını ve sonucunu tartışmayacağız ama o yıllarda genel bir idealizmin yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Bu idealizm de yine ülke adına bir şeyler yapma kaynaklıdır.

Okuyan ve bilinçlenen bir gençlikten söz edebiliriz. Tabi karşısında da silahlandırılan bir gençlikten.

1980, 1990, 2000, 2010 ve geldik 2020’ye… Aradan 40 yıl geçmiş.

10 yıldan bu yana meslek lisesinde görev yapıyorum. Kendi gözlemlerimi özetleyeceğim.

“Hocam, bugün ders yapmayalım.”

“Hocam, bu kitap çok kalın. Biz bunu nasıl okuyacağız!”

“Hocam, biz bunları yazmasak da telefonla fotoğrafını çeksek olmaz mı!”

“Hocam, notlar cebinizden mi çıkıyor; biraz yüksek verseniz ne olur!”

“Hocam, sizi rahatsız etmiyorum ki uyumama neden karışıyorsunuz!”

“Hocam, ben zaten okumayacağım da ailem zorla gönderiyor!”

“Hocam, beni sınıfta küçük düşürmeye hakkınız yok; isterseniz dışarıda görüşelim!”

“Hocam, mesaj gelmiş mi diye baktım. Neden bu kadar abartıyorsunuz!”

“Hocam, anlattığınız saçma şeylerin dersimizle ne alakası var?”

“Hocam, bunlar sınavda çıkar mı?”

“Hocam, sizi CİMER’e şikayet edeceğim.”

“Hocam, hocam, hocam…”

Belki güleceksiniz hemen ama eğer emperyalizm rahat bıraksaydı şimdi Türkiye, dünyanın sayılı ülkelerinden biri olurdu.

Ne diyelim; eğitim CİMER’lik olmuş, herhalde artık biz de dinozorlaşmışızdır da farkında değilizdir…

Bu yazı 20 Haziran 2020 tarihli sayımızda yayınlanmıştır.

 

Bakmadan Geçme