Çıkar nerede vatandaş orada

Yağmur bir taraftan, soğuk bir taraftan kışın geldiği belli oluyor artık. Uzun zamandır yağan yağmurlar nedeniyle...

Yağmur bir taraftan, soğuk bir taraftan kışın geldiği belli oluyor artık. Uzun zamandır yağan yağmurlar nedeniyle çiftçi boşta. Boş insan ne yapar; ya kitap okur ya dedikodu yapar. Çoğunluğumuzun okuma alışkanlığı olmadığı için kahvede sobanın başında dedikodu yapar veya okey oynayarak vakit geçiririz. Bizim Hasan’ın okey hastalığı olmadığı için girecek dükkân arar sohbet için. Bu gün yine Hasanla dükkânımda sohbeti koyulaştırdık. Hal hatırdan sonra konu yerel seçimlere geldi. Sordum Hasan’a:

-Yerel siyaset nasıl gidiyor Hasan?

-Hocam siyasetten yozdum. Neden dersen siyaset kişisel çıkar için yapılıyor artık. Gerçi eskiden de öyleydi ama bu kadar aleni değildi. Herkes bir çıkarın peşinde. Kimi çocuğunu işe aldıracak, kimi tayin yaptıracak, kimi belli makamlara gelecek, kimi devletin verdiği üç kuruş maaşın kesilir korkusu içinde, kimi de günübirlik avanta peşinde. Parti marti önemli değil, çıkar nerede vatandaş orada. Dün övdüğü partiyi bu gün sövüyorlar. Bunlar beni yoruyor hocam. İyice bencilleştik, başkalarını düşünmez olduk. Benim işim olsun da başkalarının işi ne olursa olsun. “Hap yap, para kap” anlayışı aldı yürüdü.

Şimdi sana bir fıkra anlatayım hocam. Hem gülelim hem de düşünelim. Olay orta çağda geçiyor. Biliyorsun orta çağda rüşvet almış yürümüş. Cennetin anahtarı satılıyor. Din adamlarının sözünün üstüne söz konulamıyor. O dönemde adamın birinin çok sevdiği bir köpeği ölünce, onu dini törenle Hıristiyan mezarlığına gömmek ister ve papaza başvurur. Papaz köpürür:

-Bre zındık, bre densiz, bre haddini bilmez, nerede görülmüştür bir köpeğin cenaze töreni yapılarak Hıristiyan mezarlığına gömüldüğü? Sen ne yaptığını biliyor musun?

-Biliyorum Papaz Efendi, köpeğin vasiyetini yerine getirmek istiyorum.

-Sus, daha fazla konuşma! Haddini bil! Benimle böyle konuşamazsın. Hem suçlusun, hem de benimle alay ediyorsun.

-Alay etmiyorum efendim. Sizinle alay etmek benim haddime mi? Köpeğim aynı zamanda papaz efendi hazretlerine yüz altın verilmesini vasiyet etmiştir.

-Allah merhuma rahmet etsin! Adı neydi rahmetlinin?

“Paranın yüzü sıcaktır” demiş atalarımız. Yüz altını duyan papaz da yumuşamıştır. Bunu gören halk “Ne oluyor papaz efendi” diye itiraz eder.

-İtiraz etmeyin! Bu köpek İsa Mesih’in köpeğinin soyundan geliyor, mübarektir.

İşte hocam durum budur. Sen ne ders çıkaracaksın bilmiyorum ama ben dersimi aldım.

-Yani, siyaset böyle bir şey mi demek istiyorsun?

-Ona sen karar ver hocam. Yerel siyaset diyorsun, daha adaylar belli değil. Neyi bekliyorlar acaba? Kim karar verecek Allah aşkına? Beklemekten canı çıktı aday adaylarının ve de vatandaşın. Adaylar kısa zamanda halka kendini ve yapacağı hizmetleri nasıl anlatacak? Bu bekleyiş enerji kaybına neden olmuyor mu? Siyaseti soğutuyorlar hocam.

-Vardır parti yöneticilerinin bir bildiği Hasan.

-Yok hocam be. Karar veremiyorsan koy sandığı ortaya, yap ön seçimi, bak o zaman partilerdeki harekete. Yumurta kıçına gelmiş tavuk gibi seçim yaklaştıkça aday belirleyen partilerde heyecan olmaz. Aday zor duruma düşer. Yine de her partinin adayına kolaylıklar ve şanlar dilerim. Kim seçilirse yöneticimiz olacak. Dilerim Ödemiş’e uygun bir yönetici seçilir. Parti ayırt etmeden herkesi kucaklar.

-Bu siyasetle herkesi kucaklamak olası mı Hasan?

-Olası değil hocam da, bizimki bir dilek. Bu kadar yeter hocam, bana müsaade.

-Güle, güle Hasan.

Muhabbeti kaynattık.

Sevgi saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme