CAN SIKINTISI
Modern çağın en büyük sorunu bu olsa gerek. 'Sıkılıyorum, canım sıkılıyor.' Son zamanlarda en çok duyduğum...
Modern çağın en büyük sorunu bu olsa gerek. “Sıkılıyorum, canım sıkılıyor.” Son zamanlarda en çok duyduğum söylemlerden birisi bu. “Bir derdin mi var arkadaş” diye soruyorsun, “yok, yapacak bir şey yok, ondan” deyiveriyorlar. Yani eylemsizlikten mi geliyor bu sıkıntı bakmak lazım. Yoksa çok tüketmeye alışmış bu çağın insanları olarak yeni tüketecek bir şeyler arayışımızdan mı? Tüketecek bir şey bulamayınca da adını sıkıntı koyuyoruz galiba.
Gerçek anlamda meşguliyet aslında can sıkıntısına da pek meydan bırakmıyor. Belki o zaman da yetişememekten sıkıldım diyebiliriz tabii ki. Eskiler hani “bir işi bitirdiğinde hemen diğerine başla, boşluk bırakma, kainat boşluğu kaldırmaz” derler ya çok doğru. İşledikçe duygular da işliyor, değişiyor, yenileniyor, köhneleşmeye fırsat kalmıyor. Üretmek adına yapılan tüketim can sıkıntısını da izale ediveriyor olumsuz düşünceleri de.
Bazen de başkalarının işini çokça üstlenmenin getirisi de olabiliyor bu durum. Yani bir sebep değil sonuç. Kendine ait olanı yapamamanın getirdiği bir durum. Başkalarına vakit ayırmaktan ortaya çıkan bir sıkıntı durumu. Eee buna ne denir “sonuna kadar haklısın.” Zira beyin geride kendi için yapacaklarını biriktirirken beden başka işlerle meşgul. Yorucu bir durum haliyle.
Bazen de üst üste gelen ve son ana sıkışan işler sıkabiliyor insanı. Ama sıkıntının formatı farklı. Yapabileceklerin ve zamanında yapmadıkların yoruyor kimi de. Sıkıldım, sıkıştım anlamına geliyor haliyle. Sorun belli, çözüm belli aslında bu gibi durumlarda. Dersini al. Bir dahaki sefere aynı hataya düşme. Bu kadar. Sözüm kendime…
sözüm sana çocuk
güzel gözlerin hep ışısın
sen ışığımsın
sen ışılda ki
dünya ışıldasın
sıkılma
değmez
değmez ne durmaya
ne de
durmadan durulmaya
kuşlar uçuyor
mevsim geçiyor
büyüyor gittikçe özlemler
sıkılma
küçült ötekileri
küçült
ötelediklerini
küçült ki
büyüsün
yolunu aydınlatan ışığın…