Camdan duvarlar

Bugün beraber bazı sınırları göreceğiz. Gözümüzden kaçan o ölümcül sınırlar. Ateşin suya düşmesiyle yok olması arasındaki...

Bugün beraber bazı sınırları göreceğiz. Gözümüzden kaçan o ölümcül sınırlar. Ateşin suya düşmesiyle yok olması arasındaki o mesafe, o zaman bir sınırdır. O ana kadar ateş vardır. O andan sonra biz sadece suyu ısıtmasına tanık oluruz. Ve sonra ateşin varlığını unuturuz.

İnsanla insan arasında da böyle bir sınır vardır. Beden ve beden arasında. Önüne gelen her insanın tenine dokunamazsın mesela. Ruh ile ruh arasında bir sınır vardır. İnsanın sadece anlattıkları kadarını bilirsin. Sustukları yine ona kalır. Gözyaşı ve kahkaha arasında sadece bir insan vardır. Sizi bir insan ağlatır. Bir insan güldürür. Doğum ve ölüm arasında yüzlerce insan vardır. Sevdiğin, tanıdığın, hayatının kapısını açtığın… Ve bazen sizi o insanlar öldürür. Sizin tanıdıklarınızın dışındaki milyonlar.

Kendi bahçemizi düzenlemeden komşunun çiçeklerini eleştiriyoruz son zamanlarda. Sanki okuyacak tek şey yanımızdaki kişinin gazetesiymiş gibi okumaya çalışıyoruz. Bizim kavgamız bitmiş gibi başkasının kavgasını dinliyoruz. Başkası için kararlar alıyoruz ve alıştık da aslında bu duruma. “El alem ne der? ” diyerek toplumla yaşıyoruz. Korktuğumuz tek şey mahallemizdeki insanların hakkımızda ne düşündükleri.

Geçmişteki bir saniyeyi bile tekrar yaşayamayacakken yıllarımızı topluma uygun bir şekilde yaşamaya çalışıyoruz. Bunu hep beraber yapıyoruz. Kısa giyeni kınıyoruz mesela. Saçını turuncu yapana gülüyoruz. Kendimiz yaşayamıyoruz. Korkuyoruz. Dedim ya ölümcül sınırlar diye. Çizgileri sildiğimizden cesaretimizin mezarını kazıyoruz. Ve bir hayat nasıl yaşanır unutuyoruz. Çünkü hepimiz birbirimizin hayatını yaşıyoruz.

Bakmadan Geçme