- Haberler
- Büyükbaş ve küçükbaş hayvan beslemesinde premiks faktörü
Büyükbaş ve küçükbaş hayvan beslemesinde premiks faktörü
Çiftlik yönetim uzmanı Salih Muyanlı, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesinde büyük bir katkısı olan premiks konusunda...
Çiftlik yönetim uzmanı Salih Muyanlı, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesinde büyük bir katkısı olan premiks konusunda bilgiler verdi.
Çiftlik uzmanı Muyanlı, “Büyük karışımlar içerisine girmesi gereken küçük miktarda besinlerin bir örnek karışımını kolaylaştırmak için kullanılan, bir veya daha fazla çok küçük bileşenin bir örnek karışımı, vitamin ve mineral gibi etkin besin maddelerinin karışımı, besin maddesi olmadığı halde yemden yararlanmayı veya elde edilen ürünlerin miktar ve kalitesini artırmak, hayvanları sağlıklı tutmak gibi çok çeşitli amaçlarla yemlere düşük düzeyde katılan ilaç veya etkili maddeler.
Premiks yani yem katkı maddeleri hayvanlarınızın dirençlerini arttırır, hastalıklara yakalanmasını en aza indirir. Başarılı bir hayvansal üretim için hayvan besleme anahtar bir rol üstlenmektedir. Hayvanların ihtiyaçlarına göre beslenmesi ile hayvanlarda yemden yararlanma arttırılarak ekonomik kazancın artması sağlanır. Büyükbaş hayvan beslemede başarı; besleme prensipleri, hayvanın ihtiyaçlarının dengeli bir şekilde sağlanması, hayvanın sağlığı ve kaba yem kaynaklarının yeterli düzeyde sağlanmasına bağlıdır. Eğer besin maddesi ihtiyaçları doğru bir şekilde karşılanmazsa iyi bir gelişme, üreme, et ve süt üretimi olmaz ve sonuç olarak verimsizlik gerçekleşir. Yüksek verim beklenen büyükbaş hayvanların ihtiyaç duydukları besin maddesi gereksinmeleri de yüksektir. Bu besin maddelerinin birbirleri arasındaki ilişkileri ve dengelerinin sadece fabrika yemi ve tek bir kaba yem kaynağı ile sağlanmasının olanaksız olduğu, sadece besin madde gereksinmesini karşılamanın yeterli olmadığı, bunların birbirleri arasındaki oran veya dengelerin de mutlaka irdelenmesi gerektiği bilinmektedir. Büyükbaş hayvanların et ve süt verimlerinde gözlenen artış, doğru besleme prensiplerinin uygulanması, yem ve yem teknolojisindeki gelişmeler, yem katkı maddeleri sektörünün pozitif yönde gelişmesi ile de yakından ilişkilidir. Büyükbaş hayvancılıkta temel besin madde gereksinimleri yanında yeme katıldıklarında yemden yararlanmayı iyileştiren, hayvanların verimlerini arttırmak suretiyle ekonomik yarar sağlayan maddelere yem katkı maddeleri denir. Yem katkıları ilaç olarak kullanılamazlar. Yem katkı maddelerinin etkilerini görebilmek için devamlı, uygun aralıklarla ve uygun miktarlarda kullanılması gerekir.
Büyükbaş beslemede katkı maddesi olarak tanımlanan besin maddeleri içerisinde önemli bir yere sahip olan vitaminler ve mineraller, genellikle toplam yem karmalarına karıştırılarak hayvanlara verilmektedir. Vitamin ve minerallerin büyükbaş hayvanların beslenmesindeki önemi bilinmektedir. Sağlık, iklim koşulları, barınak yapısı, yaş, verim ve fizyolojik durumuna bağlı olarak büyükbaş hayvanların vitamin ve mineral gereksinimleri değişebilmektedir. Mineral maddeler vücutta sentezlenemedikleri için dışarıdan alınmaları zorunludur. Hayvan vücudundaki yoğunluğuna göre makro ve mikro olmak üzere iki gruba ayrılır. Bir kg yağsız vücut ağırlığında 50 mg üstünde olan minerallere makro, altında olanlara mikro mineral denir. Büyükbaş hayvanların makro mineraller yani sodyum, kalsiyum ve fosfor gibi mineral madde ihtiyaçları rasyonda çeşitli hammaddelerin kullanımı ile karşılanırken, mikro mineral ve vitaminlere duyulan ihtiyaçlar katkı maddeleri ve premikslerin yeme ilave edilmesiyle karşılanabilmektedir. Örneğin, yüksek verimli ineklerde doğum öncesi kan kalsiyum düzeyinin düşmesi ile hipokalsemi oluşmaktadır. Önlem alınmadığı takdirde, doğum sonrası son atılamaması, üreme organlarının normal yapısına dönmemesi, bir sonraki gebelik için uygun ortam oluşması için gereken sürede uzama ve abomasumun kayma riski çok yüksektir. Süt ineklerinde doğum sonrası sıklıkla görülen süt humması durumunda kanda kalsiyum düzeyi düşmekte, bu düşüşe bağlı olarak hayvan ayağa kalkamaz vaziyette yatma pozisyonuna geçmektedir. Bununla birlikte süt veriminde düşüş, genel sağlık durumunda bozulma, ketozis, abomasum kayması, sonun atılamaması ve mastitis vb. pek çok enfeksiyon için ciddi riskler oluşmaktadır.
Bu sebeple süt humması ve sonrasında oluşabilecek olumsuz durumların engellenmesi için kuru dönemin son 2-3 haftasında kan kalsiyum düzeyini normal seviyede tutabilmek için anyonik besleme dediğimiz anyonik tuzlar (amonum klorür, amonyum sülfat vb.) yeme katılabilir. Önemli bir mikro mineral olan İyot, bir kısmı tiroit bezinde enerji metabolizmasını düzenleyen tiroksin şeklinde bulunur. İyotça yetersiz beslenen ineklerin yavrularında guatr oluşurken, şiddetli yetersizliğinde ise buzağılar tüysüz veya ölü doğabilir. Özellikle ileri laktasyon döneminde olan süt ineklerinde diğer bir mikro mineral olan bakır düzeyi sütte azalır. Eksikliği anemi ile beraber ishal, derinin kuruması ve ağarması, gri renk alması şeklinde görülür. Üreme problemleri, kardiovasküler bozukluklar gözlenir. Otlayan hayvanlar da bakır mineraline ihtiyaç daha fazladır. İşkembede B12 vitamin sentezi için Kobalt gereklidir. Kobalt yetersizliğinde hayvan kontrolünü kaybeder, zayıflar ve anemi görülür. Çinko ise, büyüme, buzağı gelişimi ve döl verimi için gereklidir. Rasyondaki fazla kalsiyum, çinko emilimini düşürür. Çinko yetersizliğinde canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı düşer, dermatitis şekillenir. Erkek hayvanlarda testis büyümesi olumsuz yönde etkilenir. Selenyum, Vit. E ile birlikte hücrelerde koruyucu ve bağışıklık sistemini onarıcı görevi vardır. Eksikliğinde kaslarda distrofi ve buzağılarda beyaz kas hastalığı gerçekleşir. Ayrıca ineklerde de retensiyo sekundinariuma neden olduğu ileri sürülmektedir.
Büyükbaş hayvanlarının yemleri ile birlikte dışarıdan almaları gereken bir diğer besin madde grubu da vitaminlerdir. Vitamin gereksinmelerinin karşılanması amacıyla vitamin premiksleri kullanılmaktadır. Vitamin A, kemik oluşumu, görme ve büyüme için gereklidir. Eksikliğinde, gece körlüğü, organların hasar görmesi, ineklerde gebelik süresinin kısalması ve buna bağlı zayıf buzağı doğumları ve buzağılarda körlük şekillenir. Vitamin D ise, vücutta kalsiyum ve fosfor metabolizmasının düzenlenmesi için gereklidir. Yeterli alımında süt humması riski azalır. Çok önemli bir vitamin olan Vitamin E, yaşlanmayı geciktirir, hücreleri oksidasyondan korur. Üstelik bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkisi olan maddelerin başında gelir. Niyasin, özellikle genç ruminantlar için (işkembede sentezleyemediklerinden) ve yüksek verimli süt inekleri için antiketojenik olması bakımından önemlidir. Organizmada enerji üretiminde rol alan birçok mekanizmaya dahil olur ve aynı zamanda yağ asidi ve amino asit sentezinde rol alır. Doğum sonrası erken dönem süt yemiyle günde hayvan başına 6-12 gram niyasin ilavesi ketosiz riskini ve kuru madde tüketimindeki azalmayı engeller.
Biyotin, karbonhidrat metabolizma sı, yağ asitleri sentezi ve selüloz sindirimi ile ilgilidir. Süt verimi ve ayak sağlığında önemli yeri vardır. Kaba yemin artması ile biyotine duyulan gereksinme artmaktadır. Biyotin keratinizasyonla ilişkili olup, süt ineklerinde tırnak sağlığı üzerine özel bir önemi vardır, günde inek başına 10 mg biyotinin ek olarak verilmesiyle tırnak sağlığının korunmasına ciddi katkı sağlanacağı bildirilmiştir. Yüksek süt verimli inekler verimlerini destekleyecek miktarda mikrobiyal protein sentezi yapamazlar. Bu nedenle bypass protein kaynakları bu ineklerin beslenmesinde önem taşır. Lizin ve metiyonin gibi amino asitler yüksek süt verimli ineklerinin beslenmesinde korunmuş formda kullanılmaktadır. Yapılan bazı araştırmalarda, bypass lizin ve bypass metiyonin verilen süt ineklerinde kontrol grubuna göre süt verimi, süt proteini ve süt yağı oranlarında artış, üreme performanslarında iyileşme saptanmıştır. Probiyotikler özellikle sindirim bozuklukları durumlarında kullanılan katkı maddeleridir. Probiyotik kullanımında ana hedef yeterli miktarda canlı, doğru mikroorganizmanın sindirim sisteminde doğru yerde olmasını sağlamaktır.
Probiyotikler canlı bakteriler, mantarlar, maya ve maya kültürleri ile deği- şik enzimleri içermektedir. Probiyotik olarak en yaygın kullanılan kültürlerin başında Lactobacillus spp., Aspergillus oryzae ve Sacchoromyces cerevisiae kültürleri gelmektedir. Yem katkı maddesi olarak probiyotiklerin kullanımının özellikle yem tüketimini arttırarak, canlı ağırlık kazancı ve süt veriminde artış sağladığı, patojen mikroorganizmaların gelişimini önlediği ve bazı yararlı mikroorganizmaların da gelişimini hızlandırdığı bildirilmiştir. Rasyonda probiyotik kullanıldığında yem tüketiminde gözlenen artışın selüloz sindirimindeki artıştan ve ince bağırsaklara ulaşan emilebilir aminoasit miktarındaki artıştan kaynaklandığı bildirilmiştir. Büyükbaş hayvanlar karmaşık bir asit-baz tamponlama sistemine sahiptirler. Kesif yem oranı yüksek kaba yem oranı düşük olan yemlerin kullanılmasıyla rumen pH’sı düşmektedir. Rumen Ph’sını dengeye getirmek için bazı tampon katkı maddeleri kullanılmaktadır. Bunlardan biri olan magnezyum oksit (MgO) rumen pH’sının dengelenmesi ve süt yağı düzeyinin yükseltilmesinde rasyonlarda kullanılmaktadır. Ayrıca doğum öncesi kuru dönem geçiş yemlerinde, doğum sonrası erken dönem süt yemlerinde rumen pH’sının dengelenmesi için diğer bir tampon madde olarak tanımlanan katkı maddesi olan sodyum bikarbonat (soda) günde hayvan başına 120-250 gram dü- şecek şekilde yeme eklenebilir. Gereksinim düzeyleri ve yem içerisinde kullanım miktarı çok az olan ancak etkileri bilinen katkı maddelerinin büyükbaş beslemede kullanımının başarılı bir hayvansal üretimde önemli bir rol oynadıkları açıktır.
Çiftlikten sofraya, sağlıklı hayvanlardan kaliteli ürünlerin ulaşmasında katkıda bulunmaktır.Hergeçen gün gelişen ve değişen bilimsel ve teknolojik yenilikleri takip ederek kendimizi daha da geliştiriyoruz. Bu bilgiler ışığında geniş ürün yelpazemiz ile Küçükmenderes ve Türkiye hayvancığının hizmetindeyiz” dedi.
Haber: Turgay KONURALP