BOŞANMA
Resmi memur önünde yapılan yasal bir evlilik, bir gün sürmüş olsa dahi yasal boşanma sebepleri varsa,...
Resmi memur önünde yapılan yasal bir evlilik, bir gün sürmüş olsa dahi yasal boşanma sebepleri varsa, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yerde aile mahkemesinde, eğer o yerde aile mahkemesi yoksa asliye hukuk mahkemesinde aile mahkemesi sıfatıyla anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası açılarak hâkim kararı ile sona erdirilebilir.
Zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme gerekçeleriyle açılabileceği gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşlerin boşanma hususunda anlaşmaları, ortak hayatın kurulamaması ya da fiili ayrılık gibi genel sebeplerle de boşanma davası açılabilir. Şimdi bunlardan sıklıkla karşılaştıklarımızın birkaçını inceleyelim.
Anlaşmalı boşanma davası
Anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası gibi genel ve özel sebeplerle açılabileceği gibi eşler, hiçbir sebep bildirmeksizin evlilik birliğini serbest iradeleriyle bitirmeye karar verdiklerini belirterek bu davayı açabilir.
Evlilik en az 1 yıl sürmüş, eşler mahkemeye beraber başvurmuş ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eş kabul etmişse, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılmaktadır. Bu durumda; tarafların hâkim huzurunda boşanma iradelerini açıklama, hâkime sunmuş oldukları anlaşma şartlarındaki maddi-manevi tazminat, nafaka, çocukların velayeti, çocuklar ile kişisel münasebet gibi hususların hâkim tarafından uygun bulunması veyahut hâkimin değişikliğe gittiği şartların taraflarca kabul edilmesi şartlarının sağlanması durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleştirilebilir.
Çekişmeli boşanma davası
Çekişmeli boşanma davası az önce bahsettiğimiz genel ve özel sebeplerle açılabilmektedir.
Özel sebeplerle açılan boşanma davasında boşanma sebeplerinin varlığı halinde hâkim boşanma ya da ayrılık kararı vermek zorundadır. Özel boşanma sebeplerine dayanarak boşanma davası açan davacının, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını veya fiilin ağırlığını ispatlama zorunluluğu olmayıp yalnızca özel bir boşanma sebebi olduğunu ispatlaması yeterliyken, genel sebeplerle açılan boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için hem davacı hem de davalı birbirinin kusurunu ispatlamak zorundadır.
Zina nedeniyle boşanma davası
Eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken (ayrılık kararı sonucu ayrı yaşıyor olsalar dahi) karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması olan zina, kusura dayalı, saptandığı takdirde hâkimi boşanmaya karar vermek zorunda bırakan özel bir boşanma sebebidir.
Zinanın boşanma sebebi olabilmesi için karşı cinsten bir kişi ile olması şartı vardır. Eşcinsel ilişkilerde zinaya dayalı boşanma davası açılamayacağından haysiyetsiz hayat sürmeye dayanılarak boşanma davası açılabilir.
Zinanın boşanma sebebi olmasının şartlarından olan isteyerek cinsi münasebette bulunma şartı eşlerden birinin tecavüze uğraması halinde sağlanmamış olduğundan eşi tecavüze uğramış olan diğer eş zina nedeniyle boşanma davası açamaz.
Cinsi münasebette bulunulmadan sadece başkasıyla flört etme ya da başka türlü yakın ilişkide bulunma eylemleri zina sayılmasa da ispat edilen çeşitli olaylar ve olgular bir zinanın bulunduğu hususunda hâkimde kanaat uyandırırsa hâkim suçüstü tespit edilememiş olan zina nedeniyle boşanmaya karar verebilir.
Zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı için kaçırılmaması gereken süreler vardır. Bunlardan biri eşin zinasının diğer eş tarafından öğrenilmesinden itibaren 6 ay, ikincisi ise zina fiilinin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıldır. Bu süreler geçirilirse dava hakkı düşer fakat zina devam ediyorsa her zina fiilinden itibaren yeni süreler işlemeye başlar. Ama unutulmamalıdır ki zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı düşmüş olsa da, zina geçimsizliğe neden oluyorsa evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası açılabilir.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası
Hayata kast, bir eşin diğerini fiilen öldürmeye teşebbüs, intihara teşvik ya da intihara yardım gibi fiillerle gerçekleştirilebileceği gibi eşin, diğerinin ölmemesi için bir harekette bulunması gerekirken bundan kaçınması şeklinde de gerçekleştirilebilir.
Eşlerden her biri kanuna göre diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle, bu sebepleri öğrenmesinden itibaren 6 ay ve her halde bu sebeplerin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde boşanma davası açabilmektedir.
Terk nedeniyle boşanma davası
Ortak hayata son vermek amacıyla her evden ayrılış medeni kanunda düzenlenen anlamda bir terk sayılmaz. Bunun için kanun bazı şartlar öngörmüştür:
*Eşlerden biri ortak konutu terk etmeli
Bu ortak konutu terk, evlilik birliğinin eşin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla olmalıdır. Yani haklı sebebe dayalı olarak ortak konuttan ayrılma terk sayılmamaktadır. Şöyle ki tedavi için hastaneye yatma, iş seyahati nedeniyle evden ayrılma terk sayılmamaktadır. Ama şu husus dikkatlerden kaçırılmamalıdır ki her ne kadar haklı sebeple evden ayrılmak terk sayılmasa da haklı sebebin ortadan kalkmasından sonra eş ortak konuta dönmezse bu davranış terk sayılmaktadır. Eşlerden birinin diğer eşi ortak konutu terke zorlaması ya da haklı sebep olmadan onun ortak konuta dönmesini engelleme gibi durumlar da karşılaşılabilinir. Bu gibi bir durumda ortak konutu terke zorlayan ya da eşinin ortak konuta dönmesini engelleyen eş, terk etmiş sayılmaktadır.
*Terk en az 6 ay sürmüş olmalı
Bu süre dolmadıkça terke dayalı boşanma davası açılamaz. Terk eden eş, bir süre sonra yeniden terk ederse 6 aylık süre baştan işlemeye başlar. 6 aylık sürenin dolmasından sonra, eşe yapılacak olan ihtarın yapılmış olması ve eşin ortak konuta dönmemiş olması şartlarıyla her zaman terke dayalı boşanma davası açılabilir.
*Terk eden eşe hâkim veya noter tarafından 2 ay içinde ortak konuta dönmesi için ihtar yapılmış olması ve bu ihtara rağmen eşin ortak konuta dönmemiş olması gerekir.
Terkin bu saydığımız şartları gerçekleşmişse hâkim başkaca koşullar araştırmadan boşanmaya karar verir. Bu şartların gerçekleşmesinden sonra terk eden eşin ortak konuta dönmesi ya da dönme isteminde bulunması davayı etkilemez.