Bir kentin şairleri olmalı!
Bir kentin şairleri olmalı, aşktan ve sevdadan bahseden. Bir kentin ressamları olmalı, doğanın türlü renklerini resmeden....
Bir kentin şairleri olmalı, aşktan ve sevdadan bahseden. Bir kentin ressamları olmalı, doğanın türlü renklerini resmeden. Bir kentin romancıları olmalı, hüzünlü öykülerini anlatan. Bir kentin tiyatrocuları olmalı, yaşayanların hayatını canlandıran. Ve bir kentin gazeteleri ile dergileri olmalı, kültür ve sanatını geniş kitlelere duyuran…
Harman’dan Ödemişçe’ye evrilmenin ikinci yılındayız. Geçtiğimiz yıl iki sayı çıkmışız ama bu yılki hedefimiz, dört kez sizinle buluşabilmek.
Anlaşılacağı gibi bu yıl, üç ayda bir karşınızda olacak şekilde bir çalışma içindeyiz. Umarım bu yıl dört sayı çıkar ve gelecek yıla da altı sayıya sabitleriz dergimizin çıkış zamanlamasını.
Ödemişçe’de her türden yazıya ve habere yer vermediğimizi biliyorsunuz. Bizim sayfalarımız, Ödemiş merkezli olmak üzere çevredeki kültür sanat etkinlikleri ve Küçük Menderes Havzası tarihi ve kültürü ile sınırlı haber, makale ve deneme tarzı yazılarla doluyor.
Ülkenin veya bölgenin siyasi konularını sayfalarımıza almamaya gayret ediyoruz. Asayiş olaylarına da hiç bakmıyoruz.
Bu çerçeveden bakıldığında Ödemiş ve çevresinin kültürel birikimi konusunda yazı yazıp değerlendirme yapanlarla yolumuzun çakıştığını söyleyebiliriz.
Bizim bu dergide tek dikkat ettiğimiz özellik, bize gelen yazıların Ödemiş ve çevresinin kültürel değerleri ile ilgili olup olmadığıdır.
Geçtiğimiz yılın Haziran ayında yaşadığımız kent, bir çocuk cinayeti ile sarsıldı. Bu olayın acılarını ve izlerini tam unutmaya çalışıyorduk ki bu kez bir okul müdürü cinayeti, Ödemiş’in adını kirletti.
Kirlenmek çok kolay ama temizlenmek zordur.
Keşke Ödemiş’in adı, çeşitli kültür, sanat ve sportif etkinliklerle duyulsa idi. Asayiş, cahillik ve ekonomik yoksunlukla, kültür-sanat ise eğitim ve zenginlikle bağlantılı.
Cahillik için kaynak ayırmanıza gerek yok! Ama kültür-sanat için kaynak ayırmalısınız ki meyvelerini görebilesiniz.
Ödemiş’te kültür-sanata kaç firma, ne kadar kaynak ayırıyor! Veya kaç sivil ve resmi kuruluş, kültür-sanatı önemsiyor?
Önceki yıl, rahmetli başyazar Mustafa Erdal’ın son kitabını basabilmek için birkaç kuruma gidip bilgi verdim. “Döneriz” dediler! Hala basılamadı.
Biliyorsunuz Mustafa Erdal, Ödemiş’in yaşayan son canlı belleklerinden biri idi. Bir kitabın basım maliyeti, ortalama 2500 lira.
Şimdilerde Ticaret Odası’nda bir kıpırdanma var. Bazı kültürel etkinliklere destek vermeye, söyleşi ve tiyatro gibi etkinlikleri önemsemeye başladı. Sanıyorum bu, biraz da yeni başkan Rıfat Eriş’in kişisel çabalarıyla oluştu.
Ödemiş’in adı, basında asayiş olayları ile anılmamalı…
Ödemiş, bilebildiğimiz kadarı ile en az 2000 yıllık bir kültür varlığının üstünde oturuyor. Doğal ve kültürel zenginliklerimiz var.
Hypaipa ve Neikaia gibi antik kentlerimiz var.
Beylikler dönemine başkentlik etmiş, 1000 yıllık geçmişi olan Birgi’miz var.
İslam dünyasında farklı bir kimliği olan Birgivi’miz var.
Kuvayı Milliye’nin ana yurduyuz. Çakırcalı ve Gökçen Efe gibi türkülere konu olmuş efelerimiz var.
Bir başbakan çıkarmışız. Bedia Akartürk gibi büyük bir ses sanatçımız var.
Yurdun değişik bölgelerindeki antik kazılara katılan arkeologlarımız var.
Ünü yurt geneline yayılmaya başlayan ‘efe kadınlar’ ressamımız var.
Okuyun veya okumayın 70 sayı çıkmayı başarmış bir edebiyat dergimiz yayında.
Eğer istersek Ödemiş’i İzmir’in arka planında sakin bir huzur kenti yapabiliriz.
Kültür-sanata kaynak lazım ki cahilliklerin üstünü örtebilelim.
Bir kentin şairleri olmalı, aşktan ve sevdadan bahseden.
Gelecek sayıda buluşmak umuduyla.
**
Üstteki yazı, dün dağıtımı yapılmaya başlanan Ödemişçe dergisinin editör yazısı olarak benim imzamla yayınlandı. Ocak ayında çıkmayı planlıyorduk ama bazı aksilikler nedeniyle Şubat sonuna kaldı. Eğer elinize gelmedi ise Efe Ofset’ten edinebilirsiniz.