Bağbozumu şenlikleri

Şu günlerde televizyon izlemek istemiyorum… Sosyal medya takibini bırakmak istiyorum… Haberleri dinlemek istemiyorum… Belgesellere takılmak istiyorum…...

Haber

Şu günlerde televizyon izlemek istemiyorum… Sosyal medya takibini bırakmak istiyorum… Haberleri dinlemek istemiyorum… Belgesellere takılmak istiyorum… İstiyorum, istemiyorum… Uzar gider…

Ormanlarımız yanıyor… Topraklarımız ve sularımız olmazsa ‘itibarla’ yaşayamayız…

Her kafadan bir ses çıkıyor ve kimse sorumluluk kabul etmek istemiyor. İşin en kolayı, “Yangını şunlar çıkarmış!”

“Peki sen nasıl bir önlem aldın veya hazırlık yaptın!”

Her kafadan bir ses, her kafadan bir öneri, her kafadan bir iddia…

İnsanlar, görünür olmak istiyorlar…

“Ben de konuyla ilgili bir paylaşım yapayım!”

“Hatta uçağa binip şöyle bir yangın bölgesine yukarıdan bakayım!”

Çıkma kardeşim, otur oturduğun sarayda… Bir de seninle uğraşmasınlar… Rahat bırak çalışanları… “Nerede hata yaptık?” diye düşün biraz…

En iyisi biraz yerele dönelim…

**

5 Ağustos 2019 tarihli yazımda şunları dile getirmişim:

“2500 yıl öncesi, Yunan mitolojisine kadar uzanan bağbozumu şenliklerini duymuşsunuzdur. Kitaplardan öğrendiğimiz kadarı ile bu bağbozumu şenlikleri, şarap tanrısı Dionysos adına düzenlenirken aynı zamanda bereketi, çoğalmayı, birlikte olmayı, coşkuyu kutlamak için yapılırmış.

O yılın mahsulü kutlamalarla toplanır, pekmez veya şarap yapılır ya da üzümler kurutulurmuş. Bununla birlikte güzel yemekler yapılır, yenilir, içilir, eğlenilirmiş. Bağ bozumu şenliği, mutluluk demekmiş. Kitaplar böyle yazıyor.

İslamiyet’i kabul etmeden önceki dönemlerde Türklerde de birçok toplantı ve törenler düzenlenirmiş. Tahta çıkma törenleri, ant içme törenleri gibi. Kurultay ise önemli kararların alındığı büyük toplantılara verilen isim. Şamanizm’in etkisi altında yapılan bu törenlerin kendine göre özellikleri varmış. Kurban törenleri, cenaze törenleri, av törenleri, düğün törenleri falan…

Örneğin; geniş bir bölgede yapılan “potlaç” törenleri.

Potlaç, Pasifik bölgesinin töreni. Kabilenin yıl boyunca çektiği sıkıntıların atlatıldığı, herkesin mutlu olduğu, baharda yapılan ve bir ay süren Potlaç, bol müzikli ve danslı geçermiş. Herkesin elinde kalan giysi, yiyecek ve içecekler bir araya toplanır, kabile yaşlılarının denetiminde herkese eşit biçimde dağıtılırmış. Yediklerini yer, yiyemediklerini yakarlar, postları da paylaşırlarmış. Eşitsizliği önlemek için tekrar eşitlik noktasına dönerlermiş.

Uzatmayalım…

Ödemiş Belediyesi, geçtiğimiz gün Köseler köyünde bir eğlence töreni düzenledi. Bu törende çocuklara yönelik birtakım etkinlikler yapılırken hastaların da sağlık taramaları yapıldı. Seferihisar civarlarındaki deniz kenarlarından iyot kokusu almaya çalıştığım için katılamadım. Belediyeden yapılan açıklamada bu tür etkinliklerin diğer mahallelerde de devam edeceği belirtilmiş.

Daha önce de İlkkurşun köyünde geçmiş yıllardan biraz farklılaşarak İlkkurşun Bayramı kutlamaları yapıldı. Çerkezler, bölgemizin bir zenginliği. Kızlı-erkekli oyunları ne kadar da güzeldi.

Sonra çok hazırlıklı olmasa da 24 Temmuz’da Saraçoğlu Caddesi’nde bir alış-veriş gecesi düzenlendi. O da alışılmışın dışında güzel bir etkinlik oldu.

Gerçi 24 Temmuz etkinliği Lozan Meydanı’na yakışırdı ama 30 Ağustos’ta telafi edilir sanıyorum.

Diyeceğim, bu yıl çok iyi hazırlık ve planlama yapılmasa da başlangıç için ‘çok güzel şeyler’ yapılmaya başlandı.

Örneğin Kaymakçılı gençlerin her yıl 29 Ekim’de yaptıkları, bizim de bazı demokratik dernek ve sendikalarla destek verdiğimiz Fener Alayı törenleri, sanıyorum bu yıl belediye işbirliği ile daha güzel yapılacak.

Yazının sonunu şuraya bağlayacağım. Bölgemizin yetiştirdiği ve tanıtımı yapılması gereken tarımsal ürünler var: Üzüm, erik, incir, kestane, ceviz… O bahsettiğimiz bağbozumu şenlikleri, belli bir program çerçevesinde ilçe tarım müdürlüğü işbirliği ile çevre köylerde yaşatılabilir. Yarışmalar yapılır… Ödüller verilir… Bahaneyle köy ya da mahalle meydanlarına çekidüzen verilir.”

Bakmadan Geçme