Atatürk meselesi…

Atatürk, Mustafa Kemal’in sıfatı veya lakabı değil soyadıdır. Bunu 1934’te çıkan Soyadı Kanunu’nun ardından TBMM kendisine...

Atatürk, Mustafa Kemal’in sıfatı veya lakabı değil soyadıdır. Bunu 1934’te çıkan Soyadı Kanunu’nun ardından TBMM kendisine vermiştir. Seven de sevmeyen de kabul etmek ve bunu söylemek zorundadır. Bir siyasi partinin il başkanı üstünden yürütülen tartışmalar yapay, zorlama ve birilerini köşeye sıkıştırma amaçlıdır.

Genelde Osmanlı ve özelde Atatürk gibi kişilik ve olgular, artık orada burada tartışılmaktan çıkarılmalı; eğrisi ve doğrusu ile ortak değerler olarak kabul edildikten sonra yüzümüzü ve aklımızı geleceğe yönlendirmeliyiz.

Atatürk posterlerinin ve Türk bayrağının bayramlar gibi özel günlerde asılması gerektiğini düşünüyorum. İlgili yerlere zamanında asılmalı, zamanında kaldırılmalıdır. Çamaşır gibi eskiyene kadar asıldığı yerde durmasının hiç kimseye ve fikre yararı yoktur.

Sonuç olarak “Atatürk mü Mustafa Kemal mi?” veya “Kemalizm mi Atatürkçülük mü?” gibi yapay tartışmalarla Türkiye vakit kaybetmemeli. Referans olarak adlandırılan düşünce kaynağımızı evrensel hukuktan yana çevirmeliyiz. “Ulus mu ümmet mi?” gibi tartışmalar yerine ‘yurttaş’ temelli düşünmediğimiz takdirde ‘muasır’ medeniyetler seviyesine çıkamayacağımızı söyleyebilirim.

Kimseyi ötekileştirmeden Meclis ve Cumhuriyet, vazgeçilmezimiz olmalıdır.

KITA SAHANLIĞI

Bir süredir bir tartışmadır sürüp gidiyor: Akdeniz ve kıta sahanlığı… İşin içinde Yunanistan, Mısır ve Libya görünse de ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi uluslararası sermaye ve onun yerli işbirlikçileri (mandacıları) var.

Ülkeyi ve dünyayı germenin alemi yok aslında. Ben şunu söylüyorum: Akdeniz Akdenizlilerin, Ege de Egelilerindir… Yani Ege’de Yunan ve Türk egemenliği dışında başka bir egemenlik hakkı olmamalıdır. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda da bu, uluslararası devletler hukuku olmalıdır.

Ege ve Akdeniz’de 6-12 mil konusu, benim gençlik yıllarımdan beri tartışılır durur.

Yasaları güçlü ve zenginler yapar. Bunu biliyoruz. Bu, uluslararası arenada da böyledir.

Bir de fiilen Ege’de kaç ada var bilmiyorum ama 20’nin üstündeki ’12 Ada’ olarak adlandırılan Ege adaları sorunu vardır. Bunların dışında kalan Sisam, Sakız, Midilli ve Semadirek gibi büyük adalar burnumuzun dibindedir ama orada yaşayanlar da Yunan’dır ve bilindiği gibi bu adalar da 1. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı’nın elinden çıkmıştır.

Kaçımız, “Kaçında insan yaşar, kaçında kayalıklar vardır?” sorusuna yanıt verebilir bilmiyorum ama bitmeyen bir hır-gür bir sonuca varmalı ve herkes neyi nasıl yapacağını bilmeli derim.

Komşu, komşu ile geçinemiyor… Onları geçindirecek olan, ulusal ve evrensel hukuktur.

Bakmadan Geçme