ARTI-EKSİ

'Ey can kimseye hak ettiğinden fazla değer verme ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin.' Hz...

“Ey can; kimseye hak ettiğinden fazla değer verme ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin.” Hz Mevlana

Hayatınızdaki eksikleri hiç düşündünüz mü? Eminim ki düşünmüşsünüzdür. En azından ihtiyacım var diyerek. Bana şu lazım, bu lazım. Ya da şu da bende olmalı, bu da hayatımda yer almalı. Veyahut bu çok güzelmiş, bana da yakışır, hayatımda şunu da istiyorum. Ama birini alınca yenisi geliverir arkasından ve bitmek bilmeyen bir ihtiyaç listesi bizimle birlikte hayatın içinde yol alır gider. Peki, hiç dikkat ettiniz mi istemlerinize, eksik gördüklerinize? Şöyle bir durun ve düşünün çoğu maddi değere sahip şeyler, öyle değil mi? Yanılıyorsam beni uyarın ve itiraz edin “öyle değil” diye. Eğer itiraz ediyorsanız eksik bulduklarınız nelerdir beni de bilgilendirin. Huzur mu, mutluluk mu, sevgi mi, şefkat mi, merhamet mi, iyilik mi? Ne? Eğer bu saydıklarımdansa eksiklikler bu daha da feci.

Eksik arayalım demiyorum elbet. Hani yeni bir akım var ya “ azla yetin” diyebileceğim. Hayatınızı minimum eşya ile idame etmeyi salık veren, dünya trendinde yer alan anlayış. Moda. Her dönem değişik anlayışlar çalıyor ya düşün kapımızı, bu da öyle bir şey. Yani “eksikleri değil fazlalıkları görün ve hayatınızdaki fazlalıklardan kurtulun, hafifleyin, rahatlayın” diyen bir yaklaşım bu. Peki, hayatınızdaki fazlalıkları hiç düşündünüz mü? Kaç ayakkabı, kaç elbise, kaç eşya fazlanız var? Evimizi ağırlaştıran kaç fazlalık var acaba? Mutfağımızda kaç fazla malzeme yer alıyor? Kullanmadıklarımız ne kadar? Sahip olduklarımız, vazgeçemediklerimiz, biriktirdiklerimiz, varlığı ile bizi rahatlatanlar, olmazsa olmazlarımız…

Bu saydıklarımız maddi açıdan, peki maneviyatımıza ağır gelen ve fazlalık olanlara ne demeli? Bizi yoran insanlar, hayat neşemizi sömürüp bizden alan düşünceler, hayatı pervane gibi kendi etrafında dönüyor sanan benciller ve bencillikleri, lafı algılamadan yorumlayan dinlemezler, kısır döngüye girmiş sığ düşünürler… Daha çoğaltabiliriz listeyi. Dilediğinizi ekleyebilirsiniz bunun ardına. Eminim ki günümüz yaşantısı içerisinde her birimizin karşılaştığı ve ömür törpüsü dediğimiz ve yaşam kalitemizi aşağı çeken nice anlayış ve yaklaşımlar var. Eee o fazlalıkları çıkarabilsek hayatımızdan ne güzel olurdu değil mi? Eksilse de hayatımda bir şey değişmez dediklerimizi de düşünmek gerek belki de…

Bakıyorum şöyle, yürüdüğüm yolda ağaç diplerine bırakılmış şişeler, çöpler fazlalık. Sıkıldım deyip işini yapan eğitimciyi engelleyen zihniyet fazlalık. Dolmuşta yaşlı amca ayakta duruyorken beş yaşındaki çocuğu kucağına almayıp oturtan anlayışa da yer yok galiba. Yoldaki köpeğe tekme sallayan, son sesle, yüksek perdeden müzikle sokaklarda dolaşan, benimse ve parasını vermişsem istediğim gibi kullanırım diyen yaklaşımlarda fazlalık… Bilmediğini bilmeyen, her şeyi biliyormuş havasında dolanan boş başaklara da ihtiyaç yok. Boşuna dememiş üstat “değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma bilmeyenlerle asla tartışma” diye. Onları da çıkartalım hayatımızdan. Sonra kirlenmiş havaya, suya, toprağa ihtiyaç yok. Siz devam edin bakın liste nereye kadar uzuyor. Keşke o kadar çok olmasa…

bir kanat çırpışı

ılık bir yel

ıtır

bir gülüş

bir bakış

sıcacık

can

canan

sevgi

varlığın sebebi

hayatın anlamı

ille de sevgi…

Bakmadan Geçme