'ARA' BENİ

'Sanat olmasına gerek yoktur fotoğrafın. Fotoğraf tarih olayıdır. Tarihi zapt ediyorsun. Bir makina ile tarihi durduruyorsun'...

Sanat olmasına gerek yoktur fotoğrafın. Fotoğraf tarih olayıdır. Tarihi zapt ediyorsun. Bir makina ile tarihi durduruyorsun” demişti büyük usta. Hiçbir zaman da kendisine fotoğraf sanatçısı demedi, o bir gazeteciydi ve en uzun yaşayan gazeteciydi. Hayatın bir anını dondurup hafızalarımıza kazımaktı işi –ki bunu da çok iyi yaptı. Ve bunun karşılığını da İngiltere’de yayımlanan “Photography Annual Antalojisi” onu dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladığında almış oldu aslında.

Bu fotoğrafı görünce hep çocukluğum gelir aklıma. Bakkaldan ekmek almaya gittiğim, o insanların samimi sıcak ve içten olduğu zamanlar. Biz ne çabuk değiştik böyle ne çabuk birbirimizden uzaklaştık ve hayat kavgasının içinde boğulduk. Eskiden herkes birbirini tanırdı. Komşularımızın adı yoktu mesela, komşuanne derdik. Çünkü herkes herkesin annesiydi mahallede. Mahallenin en büyüğü abimizdi ya da ablamız. Biz büyümeyi düşünmeyen çocuklardık. Büyür giderdik, kendiliğinden işte. Mutluyduk, huzurluyduk. Kimse kapısını kilitlemezdi, komşuda pişen bize de düşerdi. Sokakta salçalı ekmek yerken bile arkamızda saklardık ayıp olmasın diye ve o bir dilimi bile paylaşırdık. Çünkü hayat paylaşınca güzeldi. Sevgiler paylaşınca çoğalıyordu biliyorduk bunu o yaşta. Peki, şimdi niye paylaşamıyoruz ya da neyi paylaşamıyoruz. Tek derdimiz insanca ve huzurla yaşamak değil mi? Neden bu içimizdeki sevgisizlik, neden en ufak şeylerde birbirimizden nefret ediyoruz. Sevmek, bir insanın yapabileceği en güzel şey. İçinizdeki sevgiyi serbest bırakın. Siz insanları, hayatı, doğayı sevdikçe her şey daha da güzelleşecek.

En son bir insana ne zaman sarıldınız sebepsiz yere. Ne zaman okşadınız bir çocuğun saçlarını. Hadi ne duruyorsunuz gidin en yakınınızdakine sarılın anlatın ona sevginizi. Paylaşın sevginin sıcaklığını. Bakın o zaman ne kadar mutlu olacak ve mutlu edeceksiniz. Hiç tanımadığınız birisine selam verin, gülümseyin, ona bakın, o da size gülümseyecek. Sabah evden çıktığınızda o telefonlarınızı bırakın, günaydın deyin insanlara. İletişim kurun, hayata ve dünyaya sevgi ile bakın. Değişmek ve değiştirmek ellerimizde. Elimizde olmayan tek şey zaman. Tutamıyoruz zamanı. Elimizin altından kayıp gidiyor. Tek dayanağımız sevgi.

Şimdi kapatın gözlerinizi ve sevgisiz bir dünya hayal edin. Kimse kimseye selam vermiyor. Dostunuz yok, sevgiliniz yok, birlikte vakit geçirdiğiniz kimse yok. Herkes birbirine düşman. Her şey simsiyah, değil mi?

E o zaman neden renklendirmiyorsunuz ya da renklendirmiyoruz dünyayı. Alın elinize sevgi boyalarını her yeri boyayın sevgi renklerine.

Hadi gökkuşağı gibi rengârenk bir dünya yaratalım…

Bakmadan Geçme