Anıları acılarla kanatmadan!

30 Ağustos’ta başlayıp 9 Eylül’de sona eren günleri kapsayan haftaya biliyorsunuz Zafer Haftası adı veriyoruz. Peki...

30 Ağustos’ta başlayıp 9 Eylül’de sona eren günleri kapsayan haftaya biliyorsunuz Zafer Haftası adı veriyoruz. Peki neyin zafer haftası? İşgalden direnişe süren günlerin…

Biliyorsunuz, Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen bir göç serüvenimiz var. Kimileri bunun yanlış olduğunu, Türklerin 1071 Malazgirt Savaşı’ndan önce de Anadolu’da olduğunu iddia etse de şimdilik genel kabul, Türklerin batıya doğru akınlarının 11’inci yüzyılda arttığını ve Alparslan’ın komutasındaki Malazgirt Savaşı’nın kazanılması ile göçün arttığını biliyoruz. 1299’da Bilecik’te temelleri atılan Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük zaferlerinden biri, 1453’teki İstanbul’un fethidir. Muhteşem Süleyman’ın komutasındaki Osmanlı orduları, 1529’da Avrupa’da Viyana kapılarına kadar dayanmış. Olmamış… Ardından ikinci dayanma, 1683’te yapılmış. Bu dönem, Osmanlı’nın Kafkaslardan Avrupa’ya, Arap çöllerinden Libya’ya kadar hakimiyeti söz konusu. 1699 Karlofça Antlaşması ile zirveden iniş başlamış. Bu tarihe kadar topraklara toprak katarken kayıp vermeye başlamış.

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından (93 Harbi) Kafkaslardaki gücümüzü kaybetmişiz. 1911-12’deki Trablusgarp Savaşı ile Kuzey Afrika, 1912-13’teki Balkan Savaşları ile de Doğu Avrupa’daki egemenliğimiz zayıflamaya başlamış. 1914-18 arasındaki 1. Dünya Savaşı da dört cephede savaşa giren Osmanlı’nın sonu olmuş. 30 Ekim 1918’de Mondros, Ağustos 1920’deki Sevr Antlaşması ile de Anadolu’nun Kuzey İç Anadolu bölgesinde sıkışıp kalmışız.

Sonrası 19 Mayıs ile başlayan yeniden ayağa kalkış ve şahlanış yılları. 26 Ağustos tarihinde başlayan Büyük Taarruz, 9 Eylül’ün ardından gelen 3 Ekim’de imzalanan Mudanya Antlaşması ile taçlanmış. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması da bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri olmuş.

Kimileri, “Bunlar hikaye” diyor… Kimileri, iki ayyaştan bahsediyor. Kimileri, Lozan’ın gizli anlaşmalarından söz edip 2023’ü işaret ediyor. Kimileri de “Keşke Yunan kazansaydı” aymazlığında…

ÖYKAM’daki etkinlikte konuğumuz, Atatürk araştırmaları konusunda yaptığı çalışmalarıyla tanınan ve bu konuda 20’nin üstünde belgesel ve 20 kitap hazırlayan, İzmir’de Atatürk’ün kaldığı Uşakizade Köşkü’nde 15 yıl müdürlük yapan Ahmet Gürel idi. Kaymakam Fatih Aksoy ile Belediye Başkanı Mehmet Eriş’in de izleyici olarak katıldığı panelin sunuculuğu ve yöneticiliği, Kent Konseyi adına bana düştü. Salgın önlemleri kapsamında sınırlı sayıda izleyicinin bulunduğu panelde anlatılanlar, sanıyorum basının ekran ve sayfalarında yer bulacak. Biliyorsunuz, çağımız iletişim çağı.

Ben şunu söylerim: Türklerle Yunanlar yüzlerce yıllık komşu, arkadaş, dost ve düşmandırlar. Kavga ederler ya da barışırlar ama bu savaşta İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Almanlar ve Rusların işi neydi!

Tarihçi değilim… Ama edebiyatın tarihle iç içe olması söz konusudur…

Sonuç olarak tarihi tarihçilere bırakıp geleceğe yönelmeliyiz. Anılarını acılarla kanatmadan evrensel barışın yollarını bulmalıyız.

Panelin sonunda bana da bir anmalık sunan Ödemiş Belediyesi’ne,Bbaşkan Mehmet Eriş’e, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İlknur Gündüz’e teşekkürlerimle…

Bakmadan Geçme