ZOR OLSA DA!

'Fikri hür vicdanı hür irfanı hür olabilmek…'( Tevfik Fikret) Bir partinin bir grubun birilerin adamı olmamak,...

'Fikri hür vicdanı hür irfanı hür olabilmek…'( Tevfik Fikret)

Bir partinin bir grubun birilerin adamı olmamak, hiçbir inançta fanatik radikal tavırlar içinde bulunmamak, fikir ve kalem işçilerinin böylesi ölçülü bir ahlakta olduğu vakit siyaset de din de daha kaliteli yaşanacaktır.

Ankara Sanat Fuarı kapsamında pek çok ülke, fuarımıza katılım gösterdi. Bu fuarda özellikle bir bölüm benim için çok kıymetli; Soma maden faciasında vefat eden madencilerin anılmasından bahsediyorum. Onların böylesine sanat faaliyetleri içerisinde anılması sanat aracılığıyla ölümsüzleştirilmeleri karşısında çok etkilendim. Harika ötesi, emeği geçen herkesi kutluyorum. Bu vesile ile Soma maden faciasında vefat eden maden işçilerinin yaşam odaları olsaydı, daha emniyetli güvenli çalışma koşullarında hizmet veriyor olabilselerdi, diye hayıflanıyorum. Hayıflanmak yeterli mi? Tabii ki değildir. Yapılması gerekenler yapılmazsa istediğimiz kadar üzülelim nafile… Bir de ölüm kaderdir diyerek işin içinden sıyrılmak da ne kadar doğrudur ki? Kadere iman etmek ayrı bir şey, kadercilik yaparak inancı sömürmek apayrı bir mevzu olup, sorumluluktan görev şuurundan sıyrılmanın en kolay yoludur.

Değerli kıymetli okurlarımız, devlet ne zaman büyük ve güçlü devlet olur biliyor musunuz? Dini, imanı siyasette çıkar aracı olarak siper olarak kullanmayıp vatandaşlarını hiçbir ayrımcılık yapmadan korumak güvenliklerini sağlamaktır.

Alman maden ocakları ile bizimkiler arasında dağlar kadar fark var. Orada maden ocakları sanırsınız küçük bir apart moteldir. Anayasalarındaki 'İnsan onuru ve güvenliği her şeyin üzerindedir' maddesi gereği işçilerine değer veren Almanya'yı bu konuda örnek alırsak iyi olur.

Ülkemizde 2 lira için ölen tarım işçilerini unutmayalım. Bu bağlamda sanat fuarlarının misyonu umarım çok daha zengin olur.

Dünya genelinde işçi ölümlerinde çok üzülerek söylüyorum ki ilk sıralardayız.

Kadınlar Günü'nde bile kadın cinayeti son bulmadı. Pompalı silahlara bir sıradan vatandaş neden ve nasıl kolayca sahip olabiliyor? Bu konuda siyasi liderlerin hemen hepsinin dolaylı da olsa mesuliyeti olduğunu düşünüyorum. Olayları vah vah, tüh tüh noktasından çıkarıp daha gerçekçi ve sorumluluk sahibi olunmalıdır.

Her şey bir cümlede özetleniyor: İnsana değer kişiliğine saygı… Biz halk olarak birbirimizden ve siyasi liderlerden böylesi bir değer ve saygıyı beklemeliyiz.

Osmanlı Devleti'nin kurucuları 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' demişlerdir. İnsanın merkezde olduğu her düşünce kıymetli ve anlamlıdır.

Ödemişimizin Salı Pazarı'nın yine yeri değişiyormuş. Epey bir mırıldanmalar başladı. Bu işin de bir orta yolu bulunur umarım.

Geçenlerde yine Ödemişimiz bir panele ev sahipliği yaptı. İklim değişiklikleri, tarım ilaçlarının bizlere yaşamımıza olan etkilerinin masaya yatırılması sadece çiftçi kardeşlerimizi değil aslında hepimizi yakinen ilgilendiriyor. Tarım ve gelecek… Böylesi thinking (düşünme) egzersizlerine çok ihtiyacımız var. Emeği geçen herkese teşekkürler, sevgiler… Köy enstitüleri işte o yüzden eşsiz öneme sahipti. 17 Nisan, kuruluşlarının yıldönümüdür. Buralardan yetişen öğretmenlerin öğrencileri bile o zamanın beherinde ne kadar aydındı. Beherinde diyorum, azıcık konuşma havasında yazmak istedim. Bu kelime, 'o zamanlarda' demektir ki bizim buraların büyükleri bu kelimeyi sık kullanır. Malumunuz köy enstitüleri kapatıldı. Emperyalist güçlerin bir oyunuydu. Mevzu uzun, bilinçli olmak zorundayız. Elimizden alınan sadece bir enstitü değil anlatabiliyor muyum?

Bugünkü savaşların bir bölümü gıda üzerinden yapılıyor. Bir zaman gelecek petrol yerine su savaşları yapılacağı söyleniyor. Suyu harcarken lütfen çok ama çok dikkat edelim.

Sevgili okurlarımız, güzel yüreklilerimiz herkese iyi, huzurlu ve bereketli hafta diliyorum.

Bakmadan Geçme