Yemeklik mi, satmaklık mı?-2

Bu başlığı niye ikinci kez kullandım? Zorunluluktan. Daha önce bir örnek anlatmıştım. Seferihisar'da geçiyordu olay. Şimdi...

Bu başlığı niye ikinci kez kullandım?

Zorunluluktan. Daha önce bir örnek anlatmıştım. Seferihisar'da geçiyordu olay. Şimdi ise Birgi'de. Bir dostum anlattı. Paylaşayım sizinle.

İzmirli bir turist, Birgi'yi gezmeye gelir. Tadına baktığı yemeklik, kaliteli, lezzetli domates salçası satın alır. Gezi biter, İzmir'e döner. Memnun kalmıştır. Parası yabana gitmemiştir. Kan-dı-rıl-ma-mış-tır.

Gel zaman git zaman yine almak ister. Ama bu kez daha çok! Yakınına, dostuna da götürecektir. Yine aynı üreticiyi bulur. Epeyce bir miktar sipariş verir. Zamanı gelir. Almak için Birgi'ye gelir. Üreticinin deposuna birlikte giderler.

İki küme halinde sıralanmıştır salça bidonları. Merak eder, sorar: 'Ben bu kadar çok sipariş vermemiştim?'

Üreticinin yanıtı: 'Şuradakiler kendimizin, yemeklik olanı. Şunlar da seninkiler, satmaklık olanlar!' Alıcıyı bir merak sarar. 'Şunların bir tadına bakayım' der. Sırasıyla birer parmak bandırır ve tatlarına bakar.

Sonucu merak ediyor musunuz?

Yemeklik olan, daha lezzetli! Satmaklık olansa ekşimsi ve düşük kaliteli!?

İş, hemen orada bozulur…

*****

Ödemişimize, Birgimize turist akını başladı. Yerli, ev yapımı ürün pazarı açıldı. Alışveriş hızlandı. Eli dolu gidecek gelen konuklarımız.

N'olur, onları bir kerecik bile olsa kan-dır-ma-ya-lım! Kendimizi kandırmış oluruz. U-nut-ma-ya-lım!

Bakmadan Geçme