Yalnızlaşan insan!

Kafanızda çok sayıda tilki kuyruğu varsa bazen allak bullak olur, çok iyi bildiğiniz konuları bile birbirine...

Kafanızda çok sayıda tilki kuyruğu varsa bazen allak bullak olur, çok iyi bildiğiniz konuları bile birbirine karıştırırsınız. Vücut kimyası bozulduğunda arkadaşınızın bile adını unuttuğunu olur. Bir ara bende hastalık derecesinde idi. Birlikte yürüdüğüm birkaç arkadaşla karşıdan gelen başka bir arkadaş grubunu tanıştırırken isimler birden giderdi. Bu yüzden zor durumda kaldığım zamanlar oldu. Sonra yöntemini buldum, 'Herkes kendini tanıtsın!' demeye başladım. Bu rahatlığı keşfedince isimler de unutulmamaya başlandı. Demek ki o anki ruh halinizle ilgili bir olay.

Bazen de aklınıza tek bir şarkı sözü gelmez. Biri size 'Bir şarkı söyle der' ama siz tutulur kalırsınız. Vücut kimyası, böyle bir şey olsa gerek!

Yazıyı yazdığım bugün arama motoru Google, Türk romancı Oğuz Atay'a jest (yerinde bir davranış) yapmış. 70'lerin başında yazdığı 'Tutunamayanlar' romanı ile tanınan Atay'ın hayatı, Google'ın giriş sayfasında yer almış. Kimi özel günlerde kullanıcılarını şaşırtan arama motoru Google, ünlü yazar Oğuz Atay'ın 86. yaş günü için karalama resim hazırlayıp giriş sayfasına koymuş. Resmin yer aldığı Google ana sayfasına tıklandığında yazarın hayatı, kitapları ve biyografisiyle ilgili bilgiler öğreniliyor.

Romanın kahramanı Selim, büyük şehir yaşamı içinde yalnızlaşıyor ve toplumdan kopuyor.

İyi bir okuyucu olduğumu söyleyemem. Belki bir edebiyat öğretmenine yakışmayacak ama okuma konusunda kötü bir sınıfta yer alırım. Belki bunda üniversite yıllarımdan bu yana kronikleşen sinüzitin etkisi olabilir. Daha çok 'iş/görev' adamıyımdır diyebilirim. Yıllar önce okudum ve kitaplığımda öylecene duruyor.

Şimdi bakıyorum Facebook üzerinden yazılan özellikle dostluk ve arkadaşlık üzerine yazılan atarlı ve imalı mesajlara, zamanla yalnızlaştığımızı ve daraldığımızı hissediyorum. Her yaş alışta çevremiz daralıyor. Eski arkadaşlarımızı arıyoruz. Buluşmalar ve e-sosyal medya üzerinden gruplar kurup kurumaya ve unutulmaya yüz tutmuş ilişkilerimizi yeniden yeşertmeye çalışıyoruz.

Oğuz Atay, en verimli çağ içinde kalan 42 yaşında beyin tümöründen hayata tutunamamış.

İnternet ortamına baktım, Atay'ın eserlerinden alınmış çok sayıda bölüm vardı:

'Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar. Kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da 'Kim o?' demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni.'

'İki gündür bahçeye bile çıkmıyorum. Sadece iki saatte bir, perdenin aralığından bahçeyi seyretme izni veriyorum kendime. Bana 'Çıkma' dediler fakat 'Öl' demediler. Merak ediyorum: Hiç çıkmadan nasıl yaşar insan bir evde?'

**

Türkan Saylan adı etrafında dönen tartışmaları herhalde izliyor veya okuyorsunuzdur. Dünyada ve Türkiye'de kişiliğine ve emeğine saygı duyduğumuz, herhangi bir kuruma adını verebileceğimiz binlerce insan var. Bileşenimiz ÇYDD'den gelen öneri üzerine Kent Konseyi olarak Belediye Meclisi'ne Kadın Yaşam Merkezi'nin adının verilmesini önerdik çünkü Türkan Saylan'ın özellikle genç kızlarımıza örnek gösterilebilecek bir yaşamı var.

Herkes durduğu yere göre pozisyon alıyor tabii ama Türkan Saylan, hiçbir yüz kızartıcı suç işlememiş. Aksine hayatı hep iyilik, cüzzam hastalığın tedavisi ve kızların okuması üstüne olmuş! Çete kurup adam öldürmemiş. Devletten ihale ve destek alıp üstüne yatmamış… Din satıp mülk edinmemiş… Vatanına ve ulusuna sahip çıkmış, vatandaşlarının çağdaş değerlerin yaşandığı bir ülkede yaşamalarını istemiş. Cumhuriyet değerlerine ve kurucularına saygılı bir Türk kadını…

Ödemiş'te Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Alpaslan Türkeş ve Kenan Evren'in adları; mahalle, park, cadde ve sokağa verilmiş de neden Prof Dr. Türkan Saylan'ın adı Kadın Yaşam Merkezi'ne verilmesin! Nedir bu düşmanlık?

Bakmadan Geçme