Türkçem, Benim Ses Bayrağım

Çoktandır Kültürpark'a gitmemiştim. Daha önce her sabah yürüyüş yaptığım Ödemiş'in yüz akı bu güzel parkımızdaki değişikliklerden...

Çoktandır Kültürpark'a gitmemiştim. Daha önce her sabah yürüyüş yaptığım Ödemiş'in yüz akı bu güzel parkımızdaki değişikliklerden haberim olmadı. Dün akşam hanımla birlikte yürüyüş için gittiğimde yürüyüş yolunun tartanla kaplanmış olduğunu gördüm. Yürümek ne kadar da güzel oluyor tartan pistte. Yürüdükçe yürüyesi geliyor insanın. Sanki beton üzerine yazılmış bir halı gibi. Bir defa yürüseniz, her gün yürümek istersiniz. Böyle güzel çalışmaları kim yaparsa yapsın alkışlamak boynumuzun borcudur. Emeği geçenleri kutluyorum.

Ne var ki, yeni kaplanmış olmasına rağmen yolun bazı yerlerinde tartanlar bozulmuş. Öbek öbek açıklıklar var. Yetkililerimiz yara büyümeden ne kadar kısa zamanda tamir ettirirse o kadar iyi olur diye düşünüyorum. Onca masraf edilmiş, yabana gitmesin.

Kültürpark'ın kapısına bisiklet ve motosikletle girmek yasaktır levhası asılmış. Buna rağmen bu tartan pist üzerinde motosikletleriyle dolaşan gençler vardı. Gençler yasakları delmeyi sever. Görevlilerin gözünden nasıl kaçmış bilemedim. Bir gün -Allah göstermesin- bir kaza olursa ne kadar ah vah etsek fayda getirmez. Görevliler arada bir kulübeden çıkıp dolaşırsa iyi olur.

Kültür Garden

Bu yeni tartan pistte keyifle yürürken parkın kuzey kısmına açık düğün alanı yapıldığını gördüm. Bu da güzel, şehrimizin ihtiyacıdır. Yaklaştım, kapısında 'KÜLTÜR GARDEN' levhası asılı. O an keyfim kaçtı. Ne demek kültür garden? Kültür bahçesi mi, denmek isteniyor? Bir anlam veremedim. Güzelim Türkçemiz dururken çok kişinin bilmediği bu levhayı kullanmakla hedeflenen nedir? Daha mı havalı oluyor böyle? Yoksa amaç, Türkçe'yi bozmak mı?

Türkçe yazmaktan utanıyor muyuz?

Atatürk, Türkçemiz için, 'Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyi dili sayesinde muhafaza etmiştir' demiş.

Bu hazineye neden sahip çıkmıyoruz?

Karamanoğlu Mehmet Bey de ünlü buyruğunda, 'Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste, meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmayacaktır' şeklinde dile getirmiştir.

Daha nice Türk büyüğümüz, Türkçemiz hakkında onca güzel sözler söylemişken bize atalarımızın sözlerini ilke bilen bireylerden olmak düşmez mi?

Türkçemizi yabancı kelimelerden arındırmak dururken neyin nesidir bu kültür garden? Kültür Bahçesi desek daha uygun düşmez mi?

Hele belediye gibi bir kurum tarafından böyle bir hatanın yapılması bence af edilemez. Belediye Başkanımız sayın Mahmut Badem'in geçen hafta ilçemizde Savaş-Recep Başsoy adına yapılan 'Türkçemize Özen' öykü yarışmasına verdiği destek ve katkılarını öğrendikten sonra bunu hiç yakıştıramadım. Dilerim sayın Badem, bu levhayı tekrar değerlendirir ve gereğini yapar.

Belediyenin görevleri arasında levhalardan sadece vergi almak olmamalıdır. Belediyeler, aynı zamanda levhaların Türkçemizi bozmasına izin vermemelidir.

Kendini Türk olarak gören ve bilen herkesin Türkçe'ye özen göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Türkçe, hepimizin ortak dilidir. Önce kendi dilimizi doğru öğrenelim, başka dillerin saldırısından koruyalım. Torunlarımıza duru bir Türkçe bırakalım.

Yazıma başlık olarak aldığım Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şiirinin son kıtasını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Seslenir seni bana 'ova'm, 'dağ'ım,

Nere gitsem bulur beni arınmış.

Bir çağ ki akar ötelere,

Bir ak… ki yüce atalar, bir al… ki ulu oğullar,

Türkçem, benim ses bayrağım…

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme