Sosyete zayıflıyor!

Öğretmen olmayan okuyucularım beni affetsinler bugün mesleki bir konuda yazacağım. Asortik ve sosyetik kelimelerini duymuşsunuzdur. Fakat...

Öğretmen olmayan okuyucularım beni affetsinler bugün mesleki bir konuda yazacağım.

Asortik ve sosyetik kelimelerini duymuşsunuzdur. Fakat gerçek anlamları nedir diye sorsam eminim çok az sayıda kişi doğru yanıt verebilir.

Fransızca'dan dilimize geçen 'asortik' kelimesinin anlamı ilk bakışta 'havalı' demek gibi görünse de 'uyumlu' demektir.

Sosyetik kelimesinin ilk çağrıştırdığı anlam da ona yakındır. 'Süslü' ve 'havalı' gibi. Aslında 'sosyetik' kelimesi de sosyal hayata uyumlu anlamını taşır. 'Dernek ve vakıf gibi çalışmalarda rol alan' gibi genel bir anlamı vardır.

'Ölü Ozanlar Derneği' romanını bilir misiniz?

Amerikalı bir yazarın romanıdır ve aynı adla çevrilmiş bir filmi vardır.

20'inci yüzyılın ortalarında Amerika'da gelenekçi bir eğitim sistemi uygulayan bir erkek lisesinde geçen olaylar anlatılır. Romanın İngilizce adı 'Dead Poets Society' şeklindedir.

Buradaki 'Society' kelimesi üstte anlatmaya çalıştığım kelimelerle bağlantılıdır.

Aynı okuldan başarılı bir puanla mezun olan bir öğrenci yıllar sonra okuluna İngiliz Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak geri döner. Fakat artık gelenekçi değil, öğrencilerine insan olmayı ve anı yaşamayı öğütleyen bir öğretmendir. Okul, sıkı bir üniversite hazırlık eğitimi verir. Pek çok veli de bu nedenle çocuklarını bu okula kaydettirir. Fakat okula yeni atanan bu Dil ve Edebiyat öğretmenimiz, farklı bir eğitim sistemi dener ve kariyerden önce öğrencilerin içindeki insani (şairane) duyguları ortaya çıkarmaya çalışır. Bunda başarılı da olur ama gelişmeler beklendiği gibi sonuçlanmaz: Okul tiyatrosunda çok başarılı oyun çıkaran bir öğrenci, aile baskısı nedeniyle intihar eder.

Öğretmen okul müdürünün komplosu ile okuldan atılır. Müdür, öğrencileri de velilerin baskısı ile komploya alet eder. Fakat okuldan ayrılırken insani yanları ağır basan öğrencileri 'nı yaşamayı' tercih ederler ve öğretmene 'siz haklıydınız' derler… Bu son sahnesi etkileyicidir.

**

Şimdi bunlar nereden aklıma geldi?

Belki biliyorsunuzdur. Geçtiğimiz hafta sonu öğretmenler için mesleki kariyer sınavı başlığı altında bir ölçme değerlendirme sınavı yapıldı. Aylardır tartışılıyordu ve çok sayıda sendika açık ya da kapalı şekilde uygulamayı eleştiriyordu. Sendikalar da üyelerine eyleme davet ediyor bu sınavın anlamsız ve yanlış olduğunu söylüyordu. Özet olduğu için bir sendikacı öğretmenin basında çıkan yorumunu alayım:

'Öğretmenler odasına girdiğinizde birden fazla öğretmen çeşitliliği ile karşı karşıyasınız. Ücretli öğretmen 5 bin 250 civarında, başöğretmen ise 15 bin lira civarında bir ücret alacak. Aynı işi yapan öğretmenler arasındaki ücret farkı 10 bin liraya dayanacak. Bu asla kabul edilebilir bir şey değil, okullardaki çalışma barışı bozulacak. Okulun iklimi bozulacak, öğretmen arkadaşlarımızın birbirlerine bakışı farklılaşacak. Neresinden baksanız sıkıntılı bir süreci yaşayacağız.'

Ölü Ozanlar Derneği romanını okuyan veya filmini izleyen bütün insanlar, sanıyorum öğretmenin mücadelesini ve en sonda yaşanan duygusal anı mutlaka olumlu bulacaklardır.

600 bine yakın öğretmen, örgütlü oldukları sendikalarının eleştirdiği bu sınava girmiş. Görünürde eleştirmeyen sendika yoktu.

Basından okuduğum bir habere göre de sınavının iyi geçtiğini dile getiren bir öğretmen de şunları söylemiş: 'Sorular bence bizi bu kadar kasmalarını karşılar nitelikte değildi. Son derece basit hatta bazılarında 'Acaba ben mi cevaplamalıydım bu soruyu?' diye düşündüğüm sorular vardı içinde açıkçası. Biraz daha teknik ve özenli olabilirdi. Sorular basitti'

Sosyal medyada da yazdım. Doğru görmediğim bu sınava girmedim. Sınavdan sonra yapılan değerlendirmelere baktım. Hemen herkes mutlu mesut gibi idi. Hakikaten çok basit sorular vardı.

Ve gelelim şimdi yazının sonuç bölümüne:

Acaba Dil ve Edebiyat öğretmeni olan Bay Keating, bu sınava girer miydi?

Peki, ekonomik kaygılarla herkesin eleştirdiği böyle bir sınava girmek zorunda kalan Bay Keating'in öğrencileri ne yapardı?

Sendikalar üye kaydetmekte yarışıyor; çünkü aidatı devlet ödüyor. Hatta biraz fazlasını veriyor. Ama gelin görün ki üyelerine laf anlatamıyor…

Sosyete zayıflıyor.

Bakmadan Geçme