Sonbahar depremi
Hükmünü yitiriyor artık sonbahar. Son yapraklarda dallarından ayırıldılar, gerçek aşka kavuşmak için. Sonbaharın hüznü yerini kışın...
Hükmünü yitiriyor artık sonbahar. Son yapraklarda dallarından ayırıldılar, gerçek aşka kavuşmak için. Sonbaharın hüznü yerini kışın keskin soğuğuna bırakıyor yavaş yavaş. Bense içimdeki ateşle hala başa çıkamıyorum. Gözlerindeki o zemheri ayazı bile söndürmeye yetmedi içimdeki aşk ateşini. Ve sanırım yanmaya da devam edeceğim, hala…
Herhangi bir mevsimin herhangi bir zamanındayım şimdi. Zamansızlıkla baş başayım. Her zamanki gibi saatler yine sensizliğin ertesi. Bulutlar sarmış gökyüzünü, ne ay var ne de yıldızlar. Hatta güneş bile parıldamıyor artık bu köhnemiş ve virane şehirde. Gidişin mi yarattı bu yıkımı yoksa yokluğun muydu sebep olan. Her ikisi de belki…
Senden gayrısına körleşmiş gözlerle bakıyorum dünyaya. Her şey herkes boş, dünya kocaman bir boşlukta çalkalanmakta. Çalkalandıkça da bulanmakta denizin suyu. Sular durulur elbet geçer bu bulanıklık. Bu şehirdeki kirli yapışkanlık da geçer mi acaba bir sağanak patlasa, yoksa gene de bir tufan az mı gelir temizlemeye bu şehri. Yıkıntıların ve viranelerin arasında dolanıyorum yokluğunda. Bir kırıntı artıyorum sevgiye ve aşka dair. Kalan son sevgi kırıntılarını da haylaz rüzgrlar süpürmüş. Hiçbir şey yerli yerinde değil. Bıraktığın acı bile aynı yerde değil. Tam geçti dediğim anda bir de bakıyorum ki hiç ummadık bir yerden karşıma çıkıyor bana bıraktığın tek şey olan acın.
Sular bile çürümüştür artık bu şehirde. Su çürür mü hiç? Çürüyor işte. Yokluğunun yarattığı boşluk bir kara delik gibi her şeyi içine alıp yok ediyor. Suda ki kokuyu duyuyor musun? İğrenç bir çürümüşlük ve tüketmişlik kokuyor. Sonbahar hüznünün kapladığı bu şehre tomur tomur bahar ne zaman gelir acaba. Mevsimlerle alakası var mı bu yokluğun, sensizliğin, bu kirliliğin, acımasızlığın, sevgisizliğin. Dağların dorukları karlarla kaplanmaya başladı bugün. Bak Bozdağ'a kar yağıyor. Benim içime ise özlem yağmurları.
Neydi özlemek, özlem duymak. Yanında olma isteğimi acaba sadece. Ya da koklamak mı saçının her bir telini. Yoksa uyurken kirpiklerini saymak mıydı tek tek. Teninin sıcaklığını teninde hissetmek miydi? Yoksa kokunun ciğerlerime kadar çekip tenindeki bahar havasını solumak mıydı? Yoksa dudaklarının kadehinden içilen şarapla sarhoş olmak mı?
Özlemek sadece yanında olmak isteğidir. Oysa ben senin yüreğinin sıcaklığını hissetmeliyim yüreğimde. Varlığın beynimin kılcal damarlarında cirit atmalı. Her bir zerremle hissetmeliyim seni.
Ne diyor şair ;
'Hiç özlemedim seni,
Özlemek dostluktandır.
Dostluğundan öte bulmalıyım seni….'